Canavar beklendiği gibi bu kez de ısırdı.
Ama korkulan olmadı!
TÜİK’in açıkladığı eylül ayına ait enflasyon rakamları kötünün iyisi bir manzara çizdi çünkü.
Tüketici fiyatlarındaki aylık artış yüzde 0,89 seviyesinde gerçekleşirken…
Yıllık artış yüzde 7,95 olarak kayıtlara geçti.
Peki bu rakamlar ne ifade ediyor?
Vatandaşa yansıyan genel enflasyon tırmanışa geçmiş durumuda!
Ve yılın en yüksek ikinci TÜFE rakamıyla karşı karşıyayız eylül itibarıyla.
Artış potansiyeli de hala güçlü biçimde varlığını koruyor üstelik.
Dar gelirli vatandaş açısından kritik gelişme de başta meyve sebze olmak üzere…
İşlenmemiş gıda fiyatlarındaki ateşin sönecek gibi durmaması!
Yüzde 22 zamlanan patlıcan pazardaki hararetin net örnekleri arasında.
Ancak, 426 kalem malın yer aldığı TÜFE sepetindeki diğer kalemler…
Enflasyon artış hızının nispeten dengeli kalmasını sağlamış durumda.
Mesela…
Eylül itibarıyla vatandaş açısından olumlu sürpriz…
Enflasyon canavarının giyim kuşamdaki yüzde 2,76’lık düşüşle hız kaybetmesi oldu.
Ve eğitimdeki geleneksel eylül zamları da ortalama enlasyonu fazlaca aşmadığı için…
Günü kısmen de olsa kurtaran bir enflasyon tablosuyla karşılaştık.
Yıllık bazda tüketici fiyatlarının hala yüzde 8’in altında kalması…
Bardağın dolu sayılabilecek tarafını temsil ediyor!
Boş tarafındaysa yükseliş baskısını hissettiren veri ve gelişmelerin gündemden düşmememesi yer almakta.
Hizmet sektöründe ağırlık olarak gördüğümüz yüksek fiyat artışları…
Bu sektörlerin deyim yerindeyse ‘gazını almış’ durumda!
Maliyet baskısı sürecek
Oysa üretim cephesinde birikmiş bir enerji var.
Yüzde 8,26’lık artışa imza atmış olan çekirdek enflasyonda da gördüğümüz gibi…
Maliyetlerin artmasına karşın tüketici fiyatlarına aynı oranda yansıyan bir görüntü yok.
Ve imalat sanayinde üretici fiyatları eylülde yüzde 1,54 oranında yükselmiş…
Yani aylık TÜFE’nin neredeyse iki katı!
Niye peki?
Mesela yükselen doların yarattığı maliyet baskısı tüm sektörlerde kendini hissettiriyor.
Ancak, sanayici son kullanıcıya bu artışları yansıtmamış… Veya yansıtamamış!
Çünkü… Bir yanda hala eski fiyattan eritilecek stoklar var…
Diğer yanda da talepteki durguluk nedeniyle fiyat artıramıyorlar.
Artırılarsa müşteri kaybedebilirler çünkü!
Dolayısıyla birikimli maliyet baskısı zamanla tüketici fiyatlarına da yansıyacaktır.
Neticede özellikle sabit gelirlilerin işi giderek zorlaşıyor demektir.
Ve Merkez Bankası’nın yıllık yüzde 6,3 olan enflasyon hedefinin tutmasının imkansızlığı görüyoruz bu tabloda!
Gidişat o ki yüzde 8’in üzerinde bir enflasyonla 2016’ya giriş yapmış olacak ülkemiz.
Yani dünyanın en yüksek enflasyonuna sahip ilk 10 ülkeden biri olmayı sürdürecek.