Sonbaharın ilk sinyalleri olumlu bir görüntü veriyor.
Vatandaşın da iş dünyası temsilcilerinin de geleceğe daha umutla baktığını söyleyen veriler var karşımızda.
Farklı kesimlerin görüşlerini derleyen anketlerden oluşturulan güven endeksleri pozitif beklentileri yansıtmaya başladı.
TÜİK’in açıkladığı verilere göre ekimde vatandaşın ekonomiye bakışını yansıtan tüketici güven endeksi bir önceki aya oranla yüzde 2,1 artış kaydetti.
İmalat sanayindeki durumu yansıtan reel kesim güven endeksi de aynı oranda tırmanışa geçti.
Hizmet, perakende ticaret ve inşaat sektörü güven endeksleri ise daha güçlü çıkış trendini gündeme taşıdı.
Bu yıl neredeyse ilk kez değişik kesimlerin ekonomiye duyduğu güvenin aynı anda arttığına şahit olduk!
Neticede tüm bu endekslerin ortalamasını içeren ekonomik güven endeksi son 15 ayın zirve değerine çıktı.
Ekim ayında yüzde 4,5 oranında artan ekonomik güven 89,8 değerine yükseldi.
Geleceğe duyulan güvenin kendini zirveye taşıması canlanma açısından umut işareti sayılabilir.
Ancak, nisandan bu yana açıklanan güven endekslerinde istikrarın olmaması düşündürcü!
Zikzaklı bir seyirle karşımıza çıkan ekonomik güven endeksi erken sevinmemizi engelleyen bir ruh hali taşıyor.
Neticede teknik olarak endeksin 100 puanlık değeri görmesi normalleşmenin asıl kanıtını oluşturacaktır.
Bu seviyeye çıkmak için alınacak yolun varlığı net biçimde görünüyor.
Peki bu kritik seviye ne zaman aşılır?
İç ve dış gelişmeleri değerlendirdiğimizde 2020’nin ikinci çeyreği itibarıyla 100 değerinin aşılması olanaklı görünmekte!
Yani 2018’in ilk çeyreğinde 101,9 – 105,2 aralığında seyreden ekonomik güvenin aynı düzeylere tekrar geri gelmesi 2 yılı aşan bir süreçte gerçekleşmiş olacak.
Elbette olağanüstü bir gelişme yaşanmadığı takdirde.
Kasımdan itibaren daha istikrarlı ama yavaş bir çıkışın gündemde olması söz konusu.
Çünkü öncelikle zirveyle birlikte önceki aylara göre zayıflayan bir baz etkisi artık gündeme geliyor.
Faiz indirimi yetmez
Başta faiz indirimleri olmak üzere iç tüketimi canlandırma çabalarının güven artışında başrol oynama pozisyonu ise bir süre daha gündemde kalacaktır!
Ancak, tüketici de üretici de faiz indirimlerinin olası yansımasını bir nevi fiyatlamış durumda.
Yani beklenti anketlerine epey bir oranda yansımış olan bir faktörden söz ediyoruz.
Tabii ki biraz daha faiz barutumuz var!
Mesela ekimde Merkez Bankası’nın yaptığı ve beklentileri aşan 250 baz puanlık faiz indirimi kasımdaki güven artışına kısmi bir destek sunma potansiyeli taşıyor.
Ama sonrası için bu opsiyon azalmakta.
Dolayısıyla faiz indirimlerinin etkisi giderek zayıflayacaktır.
Güven endekslerinin çıkış gücünü koruması bundan sonraki süreçte kur ve faiz istikrarına bağlı olarak yapılacak yatırımlara endekslenmiş görünüyor!
Yatırım ikliminin daha uygun hale gelmesi, jeopolitik faktörlerin stabil halde bulunması ve küresel ticaretin daha fazla darbe almaması ise yatırımların gündeme gelmesini sağlayacak koşulları içermekte.
Ayrıca ihracatta görülen yavaşlamanın tersine çevrilmesinin zarureti de ortada!
Yani dış dünya ile olan ilişkilerin de mevcut tablodan daha uygun halde olması büyük önem taşıyor.