Seçim atlatıldı, S-400 meselesi nispeten sakinleşti, dünyada para bolluğuna işaret eden bir hava var.
Yani belirsizlikler ve riskler anlamında bir nefes alma fırsatı söz konusu.
Ama verilere bakacak olursak Türkiye’de ekonomiye duyulan güven azalıyor.
Demek ki üreticinin de tüketicinin de kafasındaki riskler ve belirsizlikler azalmış değil.
En azından 15 Temmuz itibarıyla.
Çünkü güven endekslerine ait anket çalışmaları ayın 15’inde neticelendirilip veri işleme süreci başlatılmakta.
Dolayısıyla ekonomiye bakışı yansıtan bu endeksleri değerlendirirken zaman kavramını dikkate almakta fayda var!
Temmuz ayının ilk yarısında hafif bir kur atağı söz konusuydu.
Çünkü Merkez Bankası başkanlık pozisyonunda ani bir kararla değişikliğe gidilmesi; faiz beklentilerini etkileyerek döviz kuruna dönük öngörülerde belirsizliğe yol açmıştı.
Yani temmuza ait güven endeksleri Murat Çetinkaya’nın görevden alınarak yerine Murat Uysal’ın getirildiği döneme ait anketleri yansıtıyor!
Teslimatların başlamasıyla S-400’ler konusundaki yaptırımlara dair belirsizliğin de bir ölçüde fiyatlandığı günlerden bahsediyoruz istatistiki anlamda.
Dolayısıyla önceki aylarda kısmi olarak düzelme işaretleri veren ekonomik güven endeksinde bu kez topyekün bir düşüşle karşılaşmamız çok da anormal değil.
Ekonomideki aktörlerin piyasa gelişmelerine dönük duyarlılığı kendini net biçimde gösteriyor aslında.
Ancak, haziranda 83,4 puanlık seviyedeki ekonomik güven endeksinin temmuzda yüzde 3,3 azalarak 80,7 puana inmesi sadece piyasa belirsizlikleriyle açıklanacak gibi de görünmüyor!
Çünkü hem sert bir düşüş var.
Hem de inşaat hariç alt güven endekslerinin tümü gerilemiş vaziyette.
İnşaattaki artışsa aşırı gerilemiş olan bir piyasada devede kulak misali görüntü veriyor!
Perakende ticaretle reel kesim yani imalat sanayine ait güven endekslerinin yüzde 3’lük eşit ve yüksek oranlarda düşmesi de dikkat çekici.
Yani hem iç hem de dış pazar kaygıları yansımış anketlere.
Hizmet sektörü güven endeksinde yüzde 2,2 ve tüketici güveninde ise yüzde 2’lik düşüşlerse nispeten normal değer skalasında yer alıyor.
Ancak haziranda tüm alt endekslerin yüksek oranlarda arttığı unutulmamalı!
Dolayısıyla temmuzdaki geri dönüşün boyutu baz etkisiyle daha dikkat çekici hale gelmekte.
İlginçtir ki; haziranda en düşük artışın görüldüğü inşaatta temmuzda yüzde 3,8 gibi yüksek bir güven artışı kaydedildi.
Madalyonun öteki yüzü
Temmuz ayının yarısını kapsayan madalyonun bir yüzündeki güven kaybının net bir yansımasını gördük rakamlarda.
Ayın diğer yarısında ise sert bir faiz indirimi geldi Merkez Bankası’ndan.
Üstelik piyasalar hayli uyumlu bir görüntü sergiledi bu karara karşı!
Küresel çaptaki gevşek para politikaları da bu gidişata destek verdi.
Jeopolitik risklerin kontrollü seyri ve nispeten sakin seyreden iç siyaset de hem piyasalar üzerinde hem de ekonomik algı üzerinde olumlu bir etki bıraktı.
Neticede doların 5,54 TL’ye kadar gerilediğine şahit olduk.
Dolayısıyla bir yandan reel ekonomiyi az da olsa nefeslendirecek faiz indirimleri, diğer yanda da düşen dövizin verdiği moral temmuzun ikinci yarısında güven artışına yol açmış durumda!
Ve eğer ağustos ayının ilk yarısında küresel çapta sürpriz bir gelişme olmazsa bu atmosfer güven endesklerine de yansıyacaktır.
Çünkü özellikle tüketici güveni dolardaki gidişata bire bir tepki vermekte.
Neticede dün açıklanan endekslerin mevcut durumu yansıtmaktan uzak kaldığını görmek lazım.