Türkiye ekonomisi 2017’yi nasıl bir atmosferde kapatıyor?

Bu soruya yanıtı eldeki son göstergelerle verelim.

Büyüme yani milli gelir artışı üçüncü çeyrek itibarıyla yüzde 11,1 seviyesinde.

Yılsonu gerçekleşmesi ise son çeyrek öncü verilerine baktığımızda yüzde 7 – 7,5 aralığında gerçekleşecek bir görüntü veriyor.

Sanayi üretimi ekim itibarıyla yüzde 7,3 artış göstermiş durumda.

Kapasite kullanım oranı kasımda 0,2 puan artışla yüzde 79,9 seviyesine çıktı.

Kasım ayı ihracatı yüzde 11 artışla 14,2 milyar dolara ulaşmış görünüyor.

Bu veriler üretim bazlı büyümenin işaretleri.

Büyüme trendinin bir de ithalat yanı var.

İthalat kasımda yüzde 21 artışla 20,5 milyar dolara çıkmıştı.

Yani son çeyrek için hız kaybetse de büyümeye dair destek sinyali ithalatta da mevcut!

Ancak, dış ticaret açığının aynı dönemde yüzde 52 artışla 6,3 milyar dolar seviyesinde bulunması…

Artan döviz ihtiyacının kurlar üzerinde yarattığı baskının da dikkate alınması gerektiğini gösteriyor.

Bu anlamda özel sektör dış borcunun 235 milyar dolara çıkması da iyiye işaret değil!

İç pazarın lokomotifleri olan konut ve otomotivde ise farklı trendler göze çarpıyor.

Yıl içinde hızlı bir koşu yapan konut piyasası son çeyrekte yavaşlama sinyalleri vermeye başladı!

Konut satış adedi ekimde yüzde 5,7 azalışla 122 bin 882’ye geriledi.

Ancak yılsonu yine de rekor satışla kapanış yapılması hala gündemde.

Otomotivde ise iç piyasada 2016’nin az altında bir performans görülmekte.

Örneğin kasım ayı satışları yüzde 17,5 azalışla 100 bin 859 adete inmiş durumda.

Yılın ilk 11 ayında da yüzde 2,6 civarında bir kayıp var.

Buna karşın ihracat doludizgin rekorlara imza atıyor.

Haliyle üretimde rekorları tarih sayfaları şimdiden kaydetmiş durumda!

Kasım sonu itibarıyla 26 milyar dolarlık ihracata ulaştı otomotiv sektörü.

Yılsonu beklentisi ise 27 milyar doların aşılması.

Böylece ihracat rekoru şimdiden tazelenirken sektörel üretim adedi ilk 11 ayda 1 milyon 544 bine çıktı.

Bu dönemde otomobil üretimi ise 1 milyon 48 binle rekor kırdı.

Neticede iç pazardaki gerilemeye rağmen sektörün ekonomiye olan total katkısı artarak devam ediyor.

 

Enflasyon ve işsizlikle mücadele

 

Ekonomimizdeki en temel mücadele alanları ise şüphesiz ki enflasyon ve işsizlik.

Kasımda TÜFE yıllık yüzde 12,98 seviyesinde çıktı.

Yİ-ÜFE ise yüzde 17,3’le coşmuş bir görüntü veriyor!

Yani enflasyon tavan yapmış vaziyette.

Mücadele anlamında ise Merkez Bankası 50 baz puanlık çok tatminkar olmasa da bir faiz artışı ile adım atmış durumda.

Gıda üzerindeki maliyet baskısı da ithalat yoluyla aşılmaya çalışılıyor.

Ancak kur hareketleri bu adımı kısıtlamaya aday!

Neyse ki baz etkisi imdada yetişiyor.

2018’e enflasyonda gerilemeyle başlıyacağız.

Ama tek haneyi görmek için de sabır gerekiyor!

En hassas konuların başında gelen işsizlikte son oran yüzde 10,6 seviyesinde.

Çeşitli desteklere rağmen sınırlı bir düşüş söz konusu.

Çünkü özellikle işgücüne katılım yüksek seyrediyor.

Dolayısyla daha fazla iş alanı yaratmak şart görünmekte.

Bu anlamda firma başına 2 ek istihdam için desteklerin kısmen de olsa devamı umut verici.

Bütün bu atmosferdeyse belirsizliklere duyarlı olan ekonomik güven endeksinin kasımda yüzde 3,4 düşüşle 97,9’a inmesi doğal sayılabilir