2014’ü noktalamak üzere gerisayım başladı.
Haliyle bilançoları da toparlama zamanı geldi de geçiyor demektir.
Hatta işletmeler geliri gideri denkleştirme çabası yanında…
Yeniyılın getirdiklerine hazırlanma telaşını yaşıyor bir yandan!
Çünkü…
Faiziyle, döviziyle, iç ve dış talebiyle karma karışık bir yıl geride kalıyor.
Dolayısıyla yılbaşındaki hesapların, aşırı oynaklık sonucu ‘çarşıya uymadığı’ 2014’ü… Sağlıklı biçimde bilançolara aktarmak kolay olmadığı gibi…
2015 planlarını da bu miras ve çeşitli riskler nedeniyle isabetli biçimde yapabilmenin epey zor olduğu aşikar!
Peki yeniyıl hedeflerini sağlıklı tespit edebilmek için mevcut manzara hangi ipuçlarını karşımıza çıkarıyor?
Türkiye ekonomisi; işdünyasının dalgalanmaların stresiyle yavaşlamanın pasifleştirmesi arasında sıkıştığı bir manzarayla 2014’ü sonlandırıyor.
Mesela dün gelen veriler bu tabloyu net biçimde gözler önüne serdi.
2014’e ait son kapasite kullanım rakamı çarkların az da olsa kıpırdandığına işaret etti!
Aralıkta kasıma göre 0,1 puan artışla yüzde 74,6 oranında gerçekleşen bir kapasite kullanımı söz konusu.
Mevsimsel etkilerden arındırılmış oransa 0,4 puanlık artışın geçekleştiğini söylüyor.
Artışın yaşanması güzel olsa da… Oranlar hala düşük!
Büyümeyi destekleyen bir tablo henüz karşımızda yok demek.
İşdünyasının kendi durum tespitlerinden geleceğe yönelik tahminlerini yansıtan güven endeksleri de karışık sinyaller veriyor.
Aralıkta mevsim etkilerinden arındırılmış rakamalara göre… Perakende ticaret sektörü güven endeksi yüzde 1,9, hizmet sektörü güven endeksi yüzde 0,8 ve inşaat sektörü güven endeksi yüzde 0,4 yükselmiş.
Yani gelecek aylara ait iç piyasada canlanma umudu var!
Ancak, detaylara baktığımızda ticaret ve hizmet ağırlıkli beklenti öne çıkıyor.
O da aman aman bir beklenti içermiyor.
Keza reel sektörden de iyimser beklenti sesleri yükselmiyor!
Reel kesim güven endeksi aralıkta bir önceki aya göre 1.5 puan azalarak 101.2 seviyesine gerilemiş durumda.
Bu tabloyu önceki verilerle de harmanladığımızda…
Türkiye’de bir miktar iç talebin kıpırdadığı…
Ama ana belirleyicinin küresel koşullar olduğu bir yıla girdiğimiz gerçeğiyle karşılaşıyoruz.
Dolayısıyla dünyadan esecek rüzgaraları iyi analiz etmekte fayda var.
Dünyanın riskleri
Dünyanın halleri pek de güven vermiyor 2015 adına!
Amerika hariç dünyanın anlı şanlı ekonomilerinden iyimser sinyaller gelmiyor.
Üstelik ABD’deki ekonomik canlanma Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelere zarar verme potansiyeline sahip!
Dolayısıyla ABD Merkez Bankası Fed’in faiz artışına dönük adımları risk oluşturmaya aday demektir.
Çünkü Türkiye, yabancı fon bağımlılığından dolayı bu sürecin olumsuz etkilerine karşı kırılgan durumda.
Yani Fed’in atacağı adımların seyrine bağlı olarak, özellikle yılın ikinci yarısında göstergelerde daha dalgalı bir seyir görülebilir!
Bu arada Türkiye ve Bursa’nın geleneksel pazarı Avrupa Birliği de zor bir yıla hazırlıyor kendini!
Demek ki; neredeyse duran Avrupa ekonomisini canlandırma konusunda atılacak adımlar başarısız olursa vay halimize!
Keza Ukrayna ve Yunanistan‘daki cumhurbaşkanlığı seçimi gibi sıcak krizler bile işin tadını şimdiden kaçırmış durumda.
Keza başlıbaşına bir Rusya sendormuyla da yüzleşmek zorunda kalacağımız ortada.
Başta IŞİD kaynaklı olmak üzere Ortadoğu ve Kuzey Afrika da pembe manzara oluşturmuyor!
Japonya’nın küçülme sancıları yaşadığı bir dönemde Çin’in de eski formundan uzaklaşması… 2015’teki soru işaretlerinin az olmayacağını göstermekte.
Sözün özü; ucuz petrolün nimetlerini bir nebze görsek de…
Gelecek yıl dış kaynaklı risk katsayısı azımsanmayacak boyutta!