Türkiye ekonomisi yeni dengelere alışmaya çalışıyor.
Yeni dengelerin başında ise döviz kurlarının tutunmaya çalıştığı seviyeler gelmekte.
Özellikle de doların gidişatı…
Borçluluk oranlarından enflasyona…
Büyüme rakamlarından dış ticarete kadar…
Birçok ekonomik parametreyi etkilemeye aday!
Aslında aday olmaktan öte bilfiil ciddi bir baskı oluşturmaya başladı bile döviz kurları.
Çünkü 3 lira ve üzerine Türkiye’yi alıştırmaya başlayan doların…
TL’ye son iki yılda kaybettirdiği değer yüzde 50 seviyesinde.
Ve sadece yılbaşından bu yana geçen 8 küsür aylık dönemdeki kayıp yüzde 30’a yakın!
Neticede ağırlıklı olarak özel sektörün sırtında bulunan…
150 milyar dolara yakın kısa vadeli döviz borcu olan Türkiye’nin yükü…
Bu oranda yükselmiş demektir.
Dolar girdisi olanların şanslı oldukları ise aşikar!
Ancak, Bursa gibi Euro pazarlarında at koşturan kentlerdeki firmaların parite kayıplarının az olmadığını da ihracat rakamları net biçimde ortaya koymakta.
Keza hammadde ve ara malı ihtiyacının zamlanan dolarla dayattığı düşük kar marjı...
Ve fiyatlandırma sorunları…
İhracata maliyet yollu engeller oluşturuyor!
Bu engeller hem dış ticaret gelirimizİ bu yıl fazlasıyla formdan düşürmüş durumda.
Hem de ihracatçı firmaların rekabet gücüne darbe vurmakla kalmayıp… Özellikle KOBİ’lerin yaşama güçlerini zayıflatmakta.
Üstelik doların 3 liradaki ısrarı enflasyon yoluyla sadece üreticiyi değil…
Vatandaşın bütçesini de hırpalıyor!
İç ve dış talebin zayıf gittiği bir dönemdeki bu kur baskısı…
Şüphesiz ki özlellikle ikinci 6 aydan itibaren büyümeyi de frenleyecektir.
Mikro bazda da çeşitli etkileri zamanla yaşayacak ekonominin tüm aktörleri.
Çünkü yılbaşında yapılmakla birlikte özellikle ilk 6 ayda revize edilen…
Kur bazlı planlamaların neredeyse hiç birinde doların 3 TL’ye bu kadar hızlı çıkacağı dikkate alınmamıştı!
Birçok aracı kurum raporunda ve ihracatçılara dönük beklenti anketlerinde…
Bu seviye en kötümser ihtimalle yılsonu veya 2016’nın ilk çeyreğinde beklenmekteydi.
Dolayısıyla hazırlıksız yakalanan çok kişi ve kurum var demektir.
Yeni normale alışmak için de en azından 6 ay gerektiği ortada!
Tabii ki kur ve parite çok fazla değişkenlik göstermezse…
Değişir mi peki?
Yükseliş baskısı sürüyor
Doların TL karşısındaki seyrinde değişim olma olasılığı hayli kuvvetli!
Çünkü pek çok değişken doların kaderini belirlemekte.
Kısa vadede yukarı yönlü baskı daha fazla…
Özellikle de Amerikan Merkez Bankası Fed‘in yıl sonuna kadar bir faiz artışına gideceğine kesin gözle bakılırken…
Dolardaki yükseliş baskının artması kaçınılmaz bir sonuç niteliği taşıyor!
1 Kasım sonrası siyaset sahnesinin belirsizliğini koruması…
Ve Türkiye’nin kredi notundaki olası bir düşüş de…
Doları yeni zirvelere taşıma gücüne sahip.
Elbette doların gevşeme opsiyonu da yok değil!
Ama dikkate değer bir gerileme pek kolay olacak bir iş olmaktan uzak.