Türkiye ekonomisi geçen yıla göre ivme kaybetmeyi sürdürüyor.
Dün TÜİK’in açıkladığı 2019’un ikinci çeyrek verileri milli gelirimizin 2018’in eş dönemine oranla yüzde 1,5 azaldığını gösterdi.
Yani söz konusu dönem karşılaştırmasında ekonominin küçüldüğünü söylüyor veriler.
Neticede üst üste üç çeyreklik bir eksi büyümeyle karşı karşıyayız!
Yani teknik ifadeyle resesyon yaşıyoruz.
Aslında TÜİK, yaşanan gerçekliğin rakamlara yansımış halini gecikmeli olarak göstermiş oldu.
Ancak bardağın dolu göründüğü yerler de yok değil.
Öncelikle ikinci çeyrekte beklentilerden da düşük seviyedeki bir daralma çıktı karşımıza!
Piyasa beklentisi yüzde 2 civarındaki bir küçülmeyi öngörmekteydi.
Ayrıca mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış endeks, milli gelirin ilk çeyreğe göre yüzde 1,2 artığını gösterdi ikinci çeyrekte.
Yani bir önceki döneme göre büyüme trendi korunmuş oldu.
Ve neticede son dört çeyreğin birikimli yıllık daralması yüzde 1,1’e düştü!
Kısacası 2019 itibarıyla hafif dozda da olsa toparlanmanın işaretleri geliyor.
Peki bu toparlanma kalıcı mı?
Veri detaylarına baktığımızda karışık sinyallerle karşılaşıyoruz.
Büyümenin temel dinamosu olarak dış ticaret ve kamu harcamaları öne çıkıyor.
Büyümeye ihracatın 1,8, ithalatın ise 3,9 puanlık katkısı söz konusu.
Kamu tüketiminin büyümeye katkısı ise 0,5 puan olarak kayıtlara geçmiş durumda.
Yani devlet babanın harcamaları ekonomiyi dipten çıkarma vazifesi üstlenmiş!
Ancak, bu katkı bütçe açıklarını da hatırı sayılır biçimde zıplattığı için vatandaş bugünlerde kamu zamlarına para yetiştirmek zorunda kalıyor.
Vatandaşın harcamalarıysa geçen seneye oranla azalmaya devam ediyor.
Yüzde 1,1 daralan özel tüketimin milli gelir üzerinde 0,6 puanlık küçültücü etkisi söz konusu.
Yılın ilk 3 ayına göre ise tüketimde toparlanma izleri var.
Tüketim detaylarında dayanıklı ve yarı-dayanıklı mal grubu yine ekside.
Ama daralma hız kesiyor.
Dayanıksız mal grubu tüketiminde ise pozitif bir manzara söz konusu.
Yatırımlar alarm veriyor
Yatırım cephesindeki manzara ise gelecek adına pek de iyimser bir görünü vermiyor!
Çünkü toplam yatırımların yüzde 23 oranında daraldığını görüyoruz.
Neticede yatırımların ekonomik büyüme üzerinde -7,1 puanlık negatif bir katkısı olmuş ikinci çeyrekte.
Kısacası yatırım cephesindeki daralma düşündürücü biçimde bir hızlanma eğilimi gösteriyor.
Özellikle inşaattaki daralmaya sanayi de kararlılıkla eşlik ediyor yatırımlarda.
Makine – teçhizat yatırımlarının hızla düşmesi net bir gösterge.
Haliyle bu alanların üretim bazlı büyüme verilerine olumsuz yansıması daha dikkat çekici boyutlara gelmekte!
Örneğin, sanayi yüzde 2,7 küçülürken inşaat sektöründeki yıllık daralma yüzde 12,7 ile zirve yapmış durumda.
Büyüme fırsatı ve riskler
İç tüketimin hızlanması kurtarıcı rol üstlenirken yatırımlardaki daralmanın hız kazanması, dipten çıkışın zayıf bir ivmeyle olacağını gösteriyor.
Yine de baz etkisinin de desteğiyle 2019’un ikinci yarısında pozitif büyüme verileriyle karşılaşmamız söz konusu.
İçinde bulunduğumuz üçüncü çeyrekte nihayet büyüyen bir ekonomik tablo çıkacak karşımıza.
Keza son üç ayda da keskin bir baz avantajımız var!
Öncü göstergelerin desteklediği ikinci yarıyıldaki toparlanma süreci 2019’un tamamını eksi bölgeden çıkarabilir.
Ama bazı belirsizlikler risk barındırıyor.
Küresel ticaret savaşlarının seyri ve merkez bankalarının faiz politikaları büyümemizin boyutunu belirleyecek!