Tanıtım yarışı kızıştı.
Hemen her mecrada boy göstermeye başlayan üniversiteler yarışta.
Ve sadece özeller değil devlet üniversiteleri de kendilerini tanıtma derdinde.
Özeller hem paralı hem de başarılı ‘müşteri’ peşinde!
Devlet üniversiteleri ise sınavla başarısı tescillenmiş beyinlerin yapacağı reklam için kolları sıvamış durumda.
Okullar düzenledikleri tanıtım günleri, verdikleri ilanlar, yöneticilerin katıldığı programlarla…
Kendi kriteleri çerçevesindeki hedef kitleyi çekme gayreti içinde.
Bu çabalar çok normal ve gerekli aslında.
Çünkü öncelikle bir zamanlar üniversitelerin sayıca azlığının yarattığı sıkıntıları….
Ve okullarla bölümleri tanıma fırsatı bulamadan yapılan tercihlerin oluşturduğu riskleri hatırlayacak olursak…
Günümüzdeki fırsat artışının boyutlarını ve tanıtımın önemini daha iyi anlarız!
Ancak seçeneklerin çoğalmasının getirdiği zorluklar da var.
Devlet üniversitesine dahi gidilse çok ciddi bir masrafla gençlerin okutulduğu unutulmamalı.
Başka kentlere gidenlerin yükü daha da fazlalaşırken…
Özel okullar adeta yatırım yapılan tesislere dönebiliyor veliler için!
Yapılan bu yatırımların geri dönüşü ise üniversite menzunlarının işsizlik oranlarında kendini pek de iyi göstermiyor.
Keza iş bulan gençlerin gelir düzeyleri konusunda pekçok sektör de mutluluk sunmuyor bugünlerde!
Yani kürekle fırına atılan para misali yok olup giden bir yatırıma dönüşebiliyor üniversite yolculuğu.
Dolayısıyla eğitim ne kadar şartsa…
Şehir, okul ve bölüm seçiminde kılı kırk yarmak da bir o kadar şart.
Bu süreçlerin hem öğrenciler hem de aileleri adına hayati bir adım olduğu unutulmamalı.
Çünkü bir yandan ailelerin büyük fedakarlıklarının sonucu…
Diğer yandan da gençlerin hayatı bu seçimlerin başarısına bağlı!
Karar aşamasında önceliği yeteneklerin ve ilgi alanının tespitine verdikten sonra.
Ailenin ekonomik gücünün erişebeliceği; vizyonu ve eğitim kadrosu zengin üniversitelere odaklanılmalı.
Peki meslek seçimi yaparken nelere dikkat edilmeli?
Dönüşüm dikkate alınmalı
Bugünün popüler mesleklerini değil elbet.
İşsiz kalınması istenmiyorsa mezuniyet sonrasına odaklanmalı.
Ve hatta en az 20 yıl sonra da geçerli olacak bir meslek için bölüm seçimi yapılmalı!
Unutmayalım ki; en başta Endüstri 4.0 gibi bir kökten dönüştürücüye hazırlanmak zorundayız.
Sadece bireyler olarak değil toplumsal olarak da.
Ve bilişimin başalattığı dönüşüm günümüzün en çok tercih edilen hukuk ve tıp gibi bölümleri bile gelecekte büyük oranda işlevsiz bırakabilir!
Yani gelecek öngörülerini öne çıkaran uzman tavsiyeleri ön planda olmalı.
Bu arada herkesin üniversiteli olmak zorunda olmadığını da hatırlatalım.
Bursa’nın daha fazla üniversiteye kavuşmak gibi bir zorunluluğu var.
Bunu da kent dinamikleri unutmamalı!
Çünkü…
Başarılı gençlerimiz kent dışına gidiyor.
Bir bölümü dönmüyor.
Bursa dışına uçup giden paraysa kent adına önemli bir ekonomik kayıp.