Her işin başı eğitim.
Çünkü artık dünyadaki başlıca gelişmişlik göstergelerinden biri.
Eğitim düzeyinin gelişmişliği ekonomik büyümenin ve kalkınmanın da kaderini belirliyor.
Yani küresel rekabetin kızıştığı bir ortamda kalifiye beyinlerin sayısı ve üretkenliği haliyle hayati önem kazanmakta.
Neticede, milli değerlerin önemini kavrayıp sahip çıkan...
Toplumsal gelişmeyi hızlandıran verimlilik ve üretkenlikteki bireylerin yetiştirilmesi…
Türkiye’nin en temel amaçları arasında olmalı!
Bu anlamda istikrarlı ve kaliteli eğitim sistemlerinin önemi ortada!
Haliyle arayışların olması da doğal.
Ancak arayışların yakın tarihimizdeki kafaları allak bullak değişim rüzgarlarına yol açması da pek sağlıklı sayılmaz.
Dolayısıyla TEOG’un kaldırılmasıyla başlayan tartışmalar yeni bir başlangıç fırsatı sunuyor.
Ama aynı zamanda riskleri de barındırıyor!
Çünkü artık orta öğretimdeki seçici sınav sistemleri, okul çeşitliliği ve müfredatı dünya standartlarında seviyelere getirme anlamında ıskalama lüksümüz yok.
Eğitim sektörünün maddi ve manevi beklentileri var.
Reform ihtiyaçları da önem kazanmakta.
Yani sadece derslik sayısı veya teknolojik altyapının yeterliliği…
Ve “sınavların hangi harfle isimlendirileceği” temel derdimiz olmamalı!
Okullar arasındaki kalite farkının büyüklüğü temel dertlerden biri mesela.
Müfredatın değişen dünyaya ne oranda ayak uydurabildiği ne kadar önemliyse…
Bir o kadar da öğretmen sayı ve kalitesinin yükseltilmesine dair çalışmalar da önem taşıyor.
Elbetteki bu işin tüm kesimler adına “duygusal” bir boyutu da var.
Çünkü çok büyük bir sektör haline geldi eğitim!
Artık eğitim ekonomisi diye net bir kavram var.
Ve aynı zamanda eğitim ekonomiyi de birebir dürten…
Yani ileri ya da geriye gitmesine yol açan ana tema durumda.
Hakkaniyet meselesi
Doğal olarak kurgulanacak yeni sistem öğrencileri dikkate aldığı kadar…
Hem sektör çalışanlarının hem de velilerin talepleriyle haklarını kapsayıcı öğeleri barındırmak zorunda.
Örneğin TEOG yerine konulmak üzere üzerinde çalışılan seçici sınavlara katılacakların tespiti için kullanılacak yüzdelik sınırlama kritik önemde!
Hormonlu not riski. Ve okul kalitelerindeki farklılığın haksızlıklara yol açma ihtimali yok değil çünkü.
Diğer yandan sınavlara giremeyecek öğrencilerin bulundukları mahallelerde yeterli sayı ve kalitede okulla buluşturulması da…
Hakkaniyet anlamında çözülmesi gereken sorunlar arasında yer alıyor.
Yani “düz lise” kavramı yeniden fazlasıyla sorgulanmak zorunda kalabilir!
Mesleki eğitim ne olacak?
Ama bir de büyük çoğunluğun bir şekilde yönlendirileceği mesleki teknik eğitim kurumlarının geleceği gibi önemli bir mevzu daha var.
Çünkü…
Bu okullara gidenlerin çoğu üniversiteye giremedikleri gibi meslek sahibi de olamıyor.
Ve neticede birçok sektörün arzu ettiği kalifiye eleman anlamında sıkıntılar bitmek bilmiyor.
Oysa ki; ara elman da kalkınmanın olmazsa olmazları arasında!
Kısacası mesleki ve teknik eğitimi da dikkate alan bir reform hareketinin..
Ekonominin ve toplumun ihtiyaçları doğrultusunda şekillenmesi büyük önem taşımakta.
Bu çerçevede çalışan pek çok kurumla STK’nın mevcut raporları var.
Bunların analizi de elbette bürokrasi adına faydalı olacaktır.