Ocak ayı yatırımcıya dört mevsimi de yaşattı.

Kışı da baharı da gördük.

Hatta yazı hatırlatan günlere şahit olduk.

2016’nın ilk ayı yılın bir nevi fragmanı gibiydi adeta!

Geçen yılın gündem belirleyicisi Amerika bu kez sahne gerisinde gibi bir görünüm verdi.

Ama yine de ana oyun kurucu ABD Merkez Bankası Fed.

Çünkü ABD’den gelen her veri ve açıklama…

Dünyayı etkileme devam ediyor!

Geçen hafta Fed’in ilk toplantısı da bu tabloyu fazlasıyla teyit etti.

“Amerikan ekonomisi iyi. Ama martta faiz artıracak kadar da iyi değil” tarzında bir açıklamayla …

Piyasaların ağzına bir parça bal çalındı.

Hatta “Çin ve Avrupa’daki gidişat da bizi endişelendiriyor” diyen Fed yöneticileri…

Yıl başında 4 faiz artırımı projeksiyonuyla çıktıkları yolun çark etmiş oldu.

Amerika’nın bu yıl en fazla 2 kez faiz artırması gündemde artık!

Bu tabloysa Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler açısından sevindirici!

Ancak, Fed’in açıklamalarıyla küresel gelişmelere de gösteriyor ki;

birçok ülkede ekonomik canlanma çok düşük düzeyde.

Çin en güzel örnek niteliğinde.

Günden güne yavaşlayan ekonomik büyüme…

Atılan adımlara rağmen umut vermiyor!

Nitekim Çin hem doğrudan…

Hem de Fed’ın son toplantısından çıkan endişe ifadeleriyle…

Dolaylı olarak piyasalardaki kafa karışıklığını körüklüyor!

Küresel çaptaki durgunluk işaretlerini resmen teyit eden adımları da…

Önceki hafta Avrupa Merkez Bankası‘nın martı işaret eden parasal genişleme ifadelerinde.

Ve geçen hafta Japon Merkez Bankası‘nın güven kaybını göze alarak yaptığı…

Kısmi negatif faiz hamlesinde gördük!

Ve başta Ortadoğu olmak üzere jeopolitik risklerin de her an sürpriz yapabileceğini bilfiil yaşadık.

Sözün özü; 2016’nın ilk ayı kolay bir yıl olmayacağını gösterdi.

Sevindirici olansa merkez bankalarının sahne alarak…

Kötü gidişatı frenlemeye çalışması!

 

ABD’de istihdam Türkiye’de enflasyon

 

Merkez bankaları sayesinde umutlu başladığımız şubatın neler getireceğini ise…

Bu hafta ciddi biçimde test etme fırsatımız olacak.

Çünkü…

Başta Amerika olmak üzere çok yoğun bir veri akışı söz konusu.

Özellikle ABD’deki ocak ayı istihdam verileri…

Küresel piyasalardaki yatırım iştahını belirlemede etkili olmaya aday!

Gözler bir yandan Çin ve Avrupa’daki rakamlara da çevrilirken…

Türkiye’deki en kritik veri yılın ilk enflasyonuyla karşımıza çıkacak.

Çünkü yüksek enflasyon Merkez Bankası’nın politikasında az da olsa değişikliğe yol açabilir!

 

Piyasa beklentileri

 

Yine dar bantta da olsa oynaklığın gündemde kalacağı haftanın teknik beklentilerinde ise…

Borsa İstanbul 100 Endeksi 73 bin 481 puanlık kapanışla…

Yükseliş için güç topladığı işaretini vermiş oldu.

İlk hedef güçlü direncin olduğu 75 bin seviyesi!

Bu seviye için ise 74 bin puanın üstüne hızlı çıkılıp…

En az 2 kere bu direncin üzerinde kapanışın gerçekleşmesi lazım.

Keza kar satışlarının da baskı yaratacağı unutulmamalı!

Bir de Rusya bağlamında Suriye kaynaklı jeopolitik baskısının...

Negatif etkisi de dikkate alınmak zorunda.

Dolayısıyla BIST’te 71 bin – 72 bin aralığına kadar…

Geri çekilmeleri zaman zaman yaşama ihtimali de var!

Dolarda önce 2,94 TL ardından da 2,91 TL‘lik seviyelerin yolu açıldı.

Ama öyle doludizgin bir düşüş zor.

Keza tepki çıkışlarında yeniden 3 liranın üzerini görmek de zor değil!

Hatta kötümser senaryolarda 3,06’ya kadar da yol görünüyor.

Euro da benzer bir ruh halinde.

Ve normal koşullarda 3,16 – 3,28 lira bandında dalgalanması haftanın beklenti analizinde öne çıkıyor.