Faizler tepetaklak olmaya devam ediyor.
Sadece Türkiye’de değil, küresel çapta bir faiz indirim modası gündemde.
Ardı ardına merkez bankaları faizleri aşağıya çekerek ekonomik canlanma peşinde koşuyor.
Dün Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ile Avrupa Merkez Bankası da bu modaya ayak uydurdu!
Ve faizleri aşağıya çekti.
İndirim oranlarıysa piyasalar açısından her iki banka adına da hafif dozda sürprizleri içerdi.
Nasıl mı?
Merkez Bankası Para Politikası Kurulu yüzde 19,75 olan politika faizini 325 baz puan indirimle yüzde 16,50’ye çekti.
Oysa piyasa beklentisi 250 – 300 baz puan aralığındaydı.
Haliyle MB’nin adımı beklentileri aşan cesur bir adım haline büründü!
Pazartesi günü bu köşede paylaştığımız net beklenti 325 baz puanlık indirimdi.
Teknik olarak daha düşük bir indirimin hesaplanmasına karşın mevcut konjonktürün Murat Uysal ve ekibini 325 baz puana iteceğini ifade etmiştik.
Nitekim bu tezimiz dün doğrulandı.
Çünkü küresel çaptaki gelişmeler, jeopolitik sakinlik ve siyasi beklentiler, güçlü bir indirim için fırsat vermekte!
Türkiye’nin risk primini gösteren CDS kağıtlarının mayıstaki 500 seviyesinden 370 düzeyine kadar gerilemiş olması bu tablonun bir yansıması.
Enflasyondaki gidişat da bu fırsat penceresini şimdilik destekler konumda.
MB’nin yılsonu yüzde 13’e kadar inebilecek bir enflasyon beklentisinde olması daha cesur davanmasına olanak tanımakta.
Bu tablo neticesinde sert faiz indirimi piyasalar üzerinde negatif bir fiyatlamaya yol açmadı!
Zaten 300 baz puan çoktan fiyatlanmıştı.
Gerçekleşmenin ardından piyasalarda bir gevşeme yaşanması doğaldı aslında.
Ek olarak gelen 25 baz puansa mevcut atmosferin tarafından kısmen sübvanse edilmesi sayesinde fazlaca hissedilmedi.
Üstelik Avrupa Merkez Bankası’nın 10 baz puanlık faiz indirimi yanında varlık alımlarına yönelmesi de pozitif manzarayı destekledi!
Ayrıca 18 Eylül’de Amerikan Merkez Bankası Fed’in faiz indireceğine dair beklentinin sağladığı avantaj da unutulmamalı.
Neticede dolar kuru geri çekilme sürecini 5,66 TL seviyesine kadar taşıdı.
Sonrasında ise Euro/dolar paritesindeki oynaklığın da etkisiyle dar bantta dalgalandı.
Bu arada akşam saatlerinde açıklanan ABD’nin Çin’e dönük vergi erteleme jestinin kur tarafında da pozitif bir etkisi olduğunu gördük.
Peki ya bundan sonra?
TL lehinde pozitif haber ve veri akışı olması halinde teknik açıdan 5,60 liraya doğru bir hamle gelebilir.
Ancak, küresel gelişmelerdeki olası sürpriz payları bu seviyelerdeki kalıcılığı hayli şüpheli hale getirmekte.
Bir yanda ABD-Çin kapışması diğer tarafta Fed’in davranış senaryolarına ilişkin belirsizlik başlıca şüpheliler olarak gündemde yer almaya devam ediyor.
Jeopolitik meseleler de bir başka oynaklık riski barındıran alan.
Özellikle faizler düştükçe TL mevduatta çözülen paranın döviz mevduatına kaymaya devam etmesi kurların daha fazla düşmesini engelleyen ciddi bir unsur haline gelmesi de düşündürücü!
Dolayısıyla kurun kendini 5,79 seviyesine kadar zaman zaman atması da olanak dahilinde.
Zorlayıcı faktörlerin artması durumda doların 5,84’ü denemesi de zor değil.
Kısa vade için bir bant çizecek olursak 5,60 – 5,79 aralığı ortaya çıkmakta.
Orta vadeli geniş bir bant aralığı istenirse 5,54 – 5,86 seviyeleri takip altında olmalı!
Faiz indiriminin reel ekonomiye yansımasıysa bir başka yazı konusu.