Milletin iç ve dış düşmana karşı şahlanışını yaşadık tam bir yıl önce.
15 Temmuz akşamında hain FETÖ’cü darbecilerin...
Bombalarla, mermilerle cehenneme çevirmeye çalıştığı Türkiye’yi…
Millet iradesi uçurumdan döndürdü.
Demokrasiye sahip çıkan halk ve güvenlik güçleri darbeci zihniyeti başarısız kıldı.
15 Temmuz’un Demokrasi ve Milli Birlik Bayramı‘na dönüşmesi boşuna değil!
Elbette ödenen bedeller de unutulmamalı.
Şehitlere Allah’tan bir kez daha rahmet dilerken, gazileri de saygıyla anıyoruz.
Kökleri 50 yıl geriye giden başarısız darbe girişimini anmak özellikle birinci yıldönümünde büyük önem taşımakta.
Dış destekli hainliğin ülkeyi kökten değiştirme ve bölme planlarını unutmamak ve unutturmamak şart çünkü.
Yani 1. yılında 15 Temmuz’un anmak Türk Milleti için bir gelecek güvencesidir.
Ancak, anlamak şartıyla anmanın bir anlamı olacağı da unutulmamalı!
Duygusal refleks kadar ciddi analizlere ihtiyaç olduğu da aşikar.
Hem benzer bir badirenin yaşanmaması adına!
Hem de Türkiye’yi her anlamda daha güçlü kılmak adına.
Neler yapılabileceğine odaklanmalı tüm kesimler.
Gelinen noktayı doğru değerlendirip gelecek beklentilerini sağlıklı yönetmek gerekiyor nihayetinde.
Güçlü ve temiz kadroların liyakat çerçevesinde devlete ve millete hizmetinin sağlanması en temel gerekler arasında.
Ve ekonomide kaybettirilmeye çalışılan zaman ve kaynağı telafi etmenin de ötesinde bir performansa ihtiyacımız var.
Ekonomik zafer zamanı
Çünkü Türkiye her anlamda zoru başardı!
Askeri, siyasi ve sosyal açıdan birliğini korumayı bildi.
Ve alınan tedbirlerle ekonomide yüzde 5’lik bir büyüme trendi yakalanmış durumda.
Küresel konjonktüre baktığımızda 2017 için bu hızı korumamız mümkün.
Ama unutmayalım ki; 2013’ten bu yana Türkiye’ye ekonomide darbe vurulmaya çalışılıyor!
15 Temmuz ve sonrasındaki gelişmeler bu gayretin son aşamasıydı.
Neticede bu süreçlerin bedelini yüksek kur ve faizden kaynaklanan enflasyon…
Ve bir dönem için de küçülen ekonomi, büyüyen işsizlik olarak ödedik.
Kısacası telafi edilecek kayıplar az değildi.
Ama Türkiye’nin fazlasıyla gücü var.
Yaralar büyük oranda sarıldı zaten!
Artık dünyaya kendimizi anlatabilmek ve gücümüzü göstermek üzere daha hızlı koşmalıyız.
Canlanma sürecine giren ekonomiyi yapısal reformlarla destekleyip 2023 hedeflerine odaklanmalıyız.
Ve unutmayalım ki; güçlü bir ekonomi güçlü bir demokrasinin de teminatıdır.