Eğitim şart…

Ama eğitime para yatırmak da şart artık!

Ve sadece anne babaların evlatları için harcadığı paradan öte…

Sermaye sahiplerinin eğitim işine para ayırma zamanı geldi de geçiyor.

Çünkü eğitim tüm toplumun geleceği demek.

Bu alana yapılan yatırım ne kadar büyük ve kaliteli olursa…

Geleceğimiz olan çocuklar da o denli yüksek vasıflarda yetişir!

Neticeyse hızlı bir ekonomik büyüme ve istikrarlı kalkınma olarak karşımıza çıkar.

Dünyada eğitimle ekonomik gelişmişlik arasındaki ilişkiyi ortaya koyan değerlendirmeler…

Bize bu gerçeği açık biçimde gösteriyor.

Ve eğitim yatırımları da aynı zamanda çok ciddi sektörel bir büyüklüğü karşımıza çıkarmaya başladı!

TÜİK’in verileri 2014’te eğitime 113,5 milyar liranın harcandığını gösteriyor.

Bu azımsanacak bir rakam değil elbet.

Ama gelişmiş ülkelerin gerisinde olmasından öte…

Özel sektör payının hala çok düşük seviyede kaldığını görüyoruz.

Çünkü eğitim harcamalarının yüzde 77,7’si devletçe yapılmış!

Kalanı ise ağırlıklı vatandaşın payı olmak üzere…

Özel sektörün yatırım bazlı harcamalarına ait.

Yani işdünyası hala eğitime para yatırmaya çekiniyor!

Oysa başta İngiltere olmak üzere…

Birçok ülkede eğitim sektörü çok verimli ve karlı bir alan olarak yatırımcıların ilgisini çekmekte.

Ve sadece önemli olan karlılık değil…

Yüksek kalitede vasıflı insanların yetişmesi…

Özel sektörün verimliliğini de doğrudan etkiliyor.

Peki Türkiye’de özel sektörün eğitimdeki yeri ne olmalı?

Bu soruyu Bursa Sınav Eğitim Kurumları Yönetim Kurulu Başkanı Gıyasettin Bingöl‘e yönelttim.

“Eğitimde son yıllarda yol alındı. Özel sektör de sahaya inmeye başladı.

Ama alınacak daha çok yol var”!

Öncelikler ne olmalı?

“Zihni devrim şart. Şimdiye eğitimde genelde niceliğe bakıldı.

Kaç doktor, kaç mühendis yada kaç avukat mezun oldu diye bakıldı.

Ama nitelik fazlaca öne çıkamadı!

Artık kaliteye ağırlık vermemiz kaçınılmaz bir zorunluluk.”

Girişimciliği sindirmiş marka insanlar yetiştirmek üzere…

Eğitimin yeniden kurgulanması gerektiğine dikkat çekiyor Bingöl.

Ancak, bu sayede bilim ve ekonomide dünya çapında söz sahibi olabileceğimizi vurguladı.

 

“Çok verimli bir yatırım alanı”

 

Eğitimde atılan her adımın…

Hem vatandaş hem devlet hem de yerel yönetimler tarafından destekleniğininin altını çizen

Gıyasettin Bingöl’e göre…

Verilen teşvikler firmalar açısından çok cazibeli.

“Devlet okul açmak için kullanılan kredi faizinin bir bölümünü üstleniyor.

KDV hariç 5 yıl boyunca vergi almıyor!

Kullanılan okul araç, gereç ve malzemesinden ise KDV almıyor.

Öğrenci başına teşvik veriyor.

Üstelik belediyeler gereken her türlü desteği sunuyor”.

Yani yatırım yapmak isteyen girişimciler için eğitim sektörü biçilmiş kaftan!

 

İstihdam deposuna yabancı ilgisi

 

Üstelik, idareci, öğretmen, teknisyen, kantinci, güvenlik elemanı, servis şoförü gibi…

Çok geniş bir yelpazede ve sayıda istihdam yaratan bir sektör olduğuna dikkat çekiyor.

“İki öğrenciye bir çalışan ortalaması var bizim sektörde.

Bursa’da yan sektörlerle birlikte en fazla iş sağlayan ilk üç sektör arasında eğitim.

Yani iş dünyası fabrika açmak kadar artık okul açmayı da düşünmeli”!

Yabancı sermayenin bu verimli alana göz diktiği uyarısını da yapan Bingöl…

İngilizlerin bir milyar dolar civarında yatırımla…

Bursa dahil olmak üzere Türkiye’de 20 kente giriş yapmaya hazırlandığının altını çiziyor.