Petrolün inişe geçtiği dönemde cari açık patlayıverdi.
Merkez Bankası’nın açıkladığı kasım verileri…
Tam kurtulduk derken açık belasının hortalamaya çalıştığını ortaya koydu.
Memleketin döviz gelir gideri arasındaki dengesizlik, kasımda 2014’ün zirvesine çıkmış görünüyor.
Yüzde 33 artışla 5,64 milyar dolara çıkan aylık cari açık miktarı tahminlerin şaşmasına neden oldu.
Petrolün kan kaybettiği günlerdeki bu anormal açık miktarının altındansa altın çıktı!
Kasımda ons fiyatı bin 138 dolara kadar düşen altına düşük dolar kuru eklenince…
Neredeyse 47 tonu bulan aylık altın ithalat, döviz dengemizi bir aylığına saptırdı.
Peki cari açıktaki yüksek artış problem yaratır mı?
Piyasalara bakacak olursak hiç bir risk yok!
Çünkü Borsa İstanbul yeni zirve peşinde koşarken döviz ve faiz inişteydi dün…
Yani cari açık rakamlarına olumsuz bir tepki gelmedi.
Altın haricinde cari açıktaki gelişimin risk yaratma potansiyeline ulaşmamış olması yanında…
Özellikle 45 dolara kadar inen petrol fiyatlarındaki düşüşün 2015’in ilk yarısında cari açığı frenlemeye devam edeceği beklentisi…
Piyasalardaki pozitif tablonun altyapısını oluşturmakta.
Peki altın yada başka bir unsur sürpriz yapabilir mi?
Biraz zor!
Altındaki yukarı çıkma çabası ve dövizin aralıkta prim yapmış olması 2014’ü rahat kapatmamızı sağlayacak.
İlk 11 ayındaki 38,7 milyar dolarlık cari açık yılsonu 45 milyar dolarlık bir kapanışa işaret ediyor.
Bu da gayet normal bir seviye.
Ancak, Ocak 2015’te zayıflayan kurun tırmandırabileceği ithalat ve ihracattaki yavaşlamanın olumsuz etkisini görmemiz mümkün görünüyor.
Altın hesaptan çıksın mı?
Altının dış ticaret üzerinde şaşırtan etkileri var.
Mesela kasımda olduğu gibi cari açığı haddinden fazla yükseltebilmekte!
Altın ihracatının zıpladığı dönemlerdeyse açık azalmakta…
Ancak, bu etkinin istikrarsız olması hesapları altüst edebiliyor.
Yani altın; bir nevi tahvil, bono, hisse senedi ve döviz özelliği taşıdığı için… Dış ticarette anormal dalgalanmalara neden olabiliyor!
Üstelik, İran örneğinde olduğu gibi ödeme aracı olarak da kullanıldığında açık hesaplarının şaşmasında pay sahibi olabilmekte.
Tahminleri zorlaştıran ve klasik dış ticaret ürünü özelliklerini aşan pozisyonu nedeniyle altının…
Cari açık hesaplanmasında hariç tutulmasına dönük tartışmalar da yaşanıyor.
Ben hesaplarda kalması tarafındayım.
Çünkü neticede fiziksel olarak alıp sattığımız bir emtia sözkonusu…
Ve altınla ödemenin yarattığı belirsizlik haricinde... Altın arada bir dalgalanma yaratsa da dış ticaretimizin bir parçası!
Havana sahip çık!
Fırtına, kar, buz, güneş, gök gürültüsü…
Aynı gün içinde neredeyse dört mevsimi yaşar olduk.
Peki neden?
Baş suçlu başta kömür olmak üzere fosil yakıtların yarattığı küresel ısınma!
Küresel ısınmanın yolaçtığı iklim değişiklikleri ise ciddi riskleri barındırmakta.
Hatırlatmakta fayda var. Geçtiğimiz aylarda BUSİAD’taki panelde uzmanlar bu risklere net biçimde dikkat çekmekteydi.
Bursa Tabip Odası’nın aylık yayını Hekimce Bakış’ın son sayısı da… Karbon ve diğer salınımların hayatımızı nasıl etkilediğini gözler önüne sermiş!
Dergideki yazıda iklim değişikliklerine yolaçan etkilere dikkat çekmekten öte… Bursa’da doğrudan sağlımızı etkileyecek yeni risklere vurgu yapılmış.
Kapaktaki ifade çok net ve çarpıcı…
“Kömürlü termik santraller; erken ölümlere, sakatlıklara ve hastalıklara yol açar”!
Bu uyarı cümlesinin altında da ‘DOSAB’da Termik Santrale Hayır’ ifadesi dikkat çekiyor.
Tıp uzmanlarının kurulması planlanan termik santrale karşı özet görüşünü yansıtan bu ifadenin nedenleri net biçimde dergideki yazıda yorumlanmış.
Yazının sonunda #havanasakipçık heştekiyle yansıyan çağrıya tüm Bursalıların kulak vermesinde fayda var!