Döviz kazandırmak 2015’in en zor işlerinden biri oldu.
Dış pazarlarda rekabet edebilmek günden güne zorlaşıyor çünkü.
Ve özellikle üretici ihracatçılar için döviz adeta aslanın ağzında duruyor!
Altın hariç tutulduğunda ihracatımız sürekli bir düşüş trendi içinde görünüyor.
Kasım ayı da benzer bir tabloyla karşımıza çıktı.
Türkiye İhracatçılar Meclisi‘nin verilerine göre…
İhracat kasımda yüzde 10,5 azalışla 11,44 milyar dolara geriledi.
2015’in ilk 11 ayındaysa düşüş oranı yüzde 8,6 seviyesinde kayıtlara geçti.
Bu dönemdeki döviz gelirimizse 132 milyar dolar seviyesinde bulunuyor!
Düşüşteki istatistiki nedenlerden biri euro/dolar paritesindeki düşüş.
Teknik olarak mümkün değil ama…
Parite sabit kalsaydı kasımdaki döviz kazancımız 750 milyon dolar daha fazla görünecekti.
Ocak-Kasım dönemindeyse 11,9 milyar doların üzerindeki bir ihracat kaydı söz konusu olacaktı.
Ancak, bu dönüştürme kaybını da dikkate alsak bile…
Kasımda yine eksi ihracat geliriyle karşılaşıyoruz!
Hesaplarıma göre kasımda sabit pariteyle dahi…
Dolar bazlı ihracat gelirimiz yüzde 4,9 gerilemiş görünüyor.
Aynı hesabı yılın geride kalan bölümüne uyarladığımızda da…
Bir artışla karşılaşmıyoruz.
Neticede altının pozitif etkisini kattığımızda dahi …
Yılsonu itibarıyla en iyi ihtimalle 2014’e göre yerinde sayan bir ihracatla karşılaşmamız kaçınılmaz.
Yapısal dönüşüm zamanı
Özellikle Arap Baharı’ndan bu yana…
Jeopolitik sorunların fazlasıyla ağır bastığı bir dönem yaşıyoruz.
Avrupa gibi köklü bir pazarsa durgunluk döneminden sonra yeni yeni toparlanıyor.
Uzakdoğu ve Amerika’yı da yeni keşfediyoruz.
Dolayısıyla talep açısından hızlı bir büyüme ortamı elde edemedik.
Keza fiyat ve karlılık açısından da çok verimli günlerden bahsetmek mümkün değil!
Fiyat avantajı yakalabileceğimiz katma değerli ürün zenginliğimizin yaratılamamasıysa…
Bu manzaranın ana nedeni olarak karşımızda duruyor.
Sözün özü; ihracatta yeni bir hikayeye ihtiyacımız var.
Ciddi bir yapısal dönüşüm gerçekleştiremezsek…
2023 hedefleri de hayal olur!
Dönüşümlerin pilot kenti
Türkiye’nin sigortası niteliğindeki kentiyse Bursa…
Şimdiye kadar dönüşümlerin pilot kenti olmayı başarmış çünkü!
Parite kaybını bir kenara koyarsak…
Bursa kasımda ihracat artışına imza atmış vaziyette..
Çünkü Euro Pazarı’na fazlasıyla bağlı olmasına karşın...
Satış gelirleri tümüyle dolara çevrildiğindeki kayıp bile…
Sadece yüzde 1,5 seviyesinde kalıyor.
Bu arada Bursa merkezli Uludağ İhracatçı Birlikleri‘nin kasımda yakaladığı yüzde 5,5’lik artış oranı dikkat çekici!
Aylık 2 milyar 11 milyon dolarlık gelir sağlayan UİB…
Türkiye ihracatının yüzde 17,6’sını gerçekleştirmiş.
Ve kasımda ihracat artışı sağlayan iki birlikten biri olmayı başarmış durumda.
Dolayısıyla Bursa gibi bir ihracat üssünün daha fazla desteklenmesi gerektiğini söylüyor rakamlar.
Özellikle TEKNOSAB girişimi bu anlamda önemli!
Keza Bursa’nın yol almaya çalıştığı, savunma ve havacılık, raylı sistemler, yerli otomobil, makine, enerji, bilişim ve kimya sektörlerindeki çabaları da özel destekleri hak ediyor.
Çünkü bu sektörlerin hemen hepsi küresel oyuncu olmamızı sağlamanın yanısıra…
Yüksek katma değerli kazanımların da simgesi olmaya aday!
Sözün özü; Türkiye ihracattaki yapısal dönüşümde Bursa’ya verdiği destekle…
Yeniden 2023 hedeflerine kilitlenebilir.