Bilişimin dokunmadığı alan kalmadı artık.
Dijital dünyadaki varlık oranı ülkeler ve firmalar adına başarının anahtarı konumuna gelmiş durumda.
Vatandaşı için dijital alemin görünen yüzü büyük oranda facebook ve instagram benzeri uygulamalarla sınırlı kalsa da!
Şirketler için dijitalleşme kaçınılmaz bir sondur.
Çünkü iş hacminin büyümesi, verimlilik, inovasyon gibi temel konularda bilişim sistemlerinin sunduğu sayısız olanak mevcut.
Peki Türkiye’nin bilişim karnesi ne durumda?
Öncelikle toplumsal bazda bilgisayar kullanım oranına baktığımızda TÜİK verilerine göre 2018 itibarıyla yüzde 59,6 seviyesiyle karşılaşıyoruz.
Yani her 10 kişiden 6’sı bilgisayar kullanıyor.
Henüz düşük görünmekle birlikte 2008’de yüzde 38’lik bir seviyede olduğumuz dikkate alındığında ciddi bir yol alındığı anlaşılıyor.
Bu arada artık akıllı cep telefonlarının da mini bir bilgisayar haline gelmesinin yaygınlık anlamında bir fayda sağladığını söylemek mümkün!
Ama ceplerin bilişim potansiyelleri hala sınırlı ve kullanıcıların kullanım kapasitesi de sorgulanır nitelikte.
Vatandaşın internet merakı ise yüzde 72,9’luk kullanım seviyesi ile daha tatminkar düzeyde.
İşletme düzeyindeki bilişim kullanım oranlarıysa nispeten daha fazla göz dolduran bir profil çiziyor!
Yüzde 97’lik bilgisayar kullanım oranı olan firmalarımızın internet erişim oranı yüzde 95,3 seviyesinde.
Ticari hayat açısından kritik önemdeki web sitesi sahipliği oranı ise yüzde 66,1’le ne yazık ki henüz yeterli seviyede değil.
Peki firmaların gelecek projeksiyonlarında dijitalin rolü ne?
Dünyada yakından izlenen Dijital Dönüşüm Endeksi işletmelerin bilişimdeki nabzını tutmakta.
Endeksin Türkiye’ye ait alt veri detayları risklere ve fırsatlara dair önemli ipuçları içeriyor.
Araştırma sorularına verilen cevaplar dijital dönüşüm süreçlerinin firmalar üzerindeki etkisini farklı kategorilerde ortaya koymakta.
Geleceğe yatırım yapmak
En dikkat çekici unsur Türkiye’deki her 10 işletmenin 9’u önümüzdeki beş yıl içinde değişen müşteri ihtiyaçlarını karşılamakta güçlük yaşayacaklarına dair endişeleriyle kendini gösteriyor!
Bu endişenin dünya çapındaki ortalaması ise yüzde 51 seviyesinde.
Yani 10 firmanın 5’i endişeli.
Demek ki; Türkiye’deki firmaların duyarlılığı daha yüksek düzeyde.
Buna karşın Türkiye’de yüzde 13 seviyesinde bulunan dijital dönüşümde geride kalma konusundaki endişelerse yüzde 30 olan dünya ortalamasının altında kalmakta.
Kısacası firmalarımız dijital dünya ile hayli ilgili ve geride kalma gibi bir niyetleri yok!
Ama hızlı değişen talep beklentilerine yetişebilecek bir dönüşümü yakalamak konusunda kafalar hayli karışık.
Yani müşteri ihtiyaçlarına yetişebilmek için firmaların geleceğe yatırım yapması şart görünüyor.
Ancak işletmelerin önünü tıkayan engeller var.
En çok kafa yoranları ise veri gizliliği ve güvenliği, bütçe ve kaynak yetersizliği, çok fazla bilgi olması, üst seviye destek eksikliği ve olgunlaşmamış dijital kültür olarak sıralanmakta.
Özellikle veri güvenliği önümüzdeki yılların ana teması olmaya aday görünüyor.
Dolayısıyla en çok yatırımın siber güvenliğe yönelmesi de kaçınılmaz bir sonuç!
Araştırma sonuçlarına göre Türkiye’nin önümüzdeki dönemde en fazla odaklanacağı alanlarsa nesnelerin interneti, bilişsel sistemler ve çoklu bulut ortamı olarak karşımıza çıkmakta.