Gözler konutta… Elbette sadece inşaat sektörüyle doğrudan işi olanlar önemsemiyor konut piyasasındaki gelişmeleri.
Konut edinme derdindeki vatandaşı da bankacılık sektörünü de ilgilendiriyor bu piyasada olup bitenler…
Çünkü banka kredilerinin üçte birini konut alımları için kullandığımız krediler oluşturuyor.
Yani hem bankalara kazanç kaynağı hem de geri ödenmemesi halinde bir risk olarak iki yönlü etkisi var konut kredilerinin!
Bu nedenle konut projelerinin mantar gibi büyüdüğü son yıllardaki arz patlamasına karşın… özellikle 2014`te yaşanan talep daralması finans dahil birçok sektörü kara kara düşündürüyor.
Ve haliyle kritik öneme sahip konut piyasasında `balon riski var mı` sorusu da sıkça sorulmaya başlandı!
Çok çetrefilli bir soru bu. Çünkü, konut stoklarının erime hızı, yeni yapı ruhsatlarının değişim hızı, büyüme beklentileri, faizlerin seyri, konut satışlarının finansman biçimleri, konut kredilerinin büyüme hızı ve geri ödenme oranları gibi birçok faktöre bakıp... Balon riski olup olmadığını görmek gerekiyor.
Ana hatlarıyla verilere baktığımızda balon riskinin özellikle de küresel krizin patlak verdiği Amerikan morgıç piyasasındaki tablonun çok uzağında olduğunu görüyoruz!
Çünkü, Türkiye`de ipotekli konut kredisiyle konut alımları yüzde 35-40 aralığında değişiyor.
Geri ödenme kalitesi de hayli yüksek! Yani bankacılık sektörü üzerinden ekonomiyi etkileyecek bir risk yok.
Talepteki daralmanın aşılmasına dönük sinyaller de güçleniyor. Eylülün ikinci haftası itibariyle 118 milyar TL`lik konut kredisi kullanımı yüzde 15`lik istikrarlı büyümeye işaret ediyor!
Peşin alımlar dışında inşaat sektörünün finanse ettiği konut edinme oranlarının yarattığı risk de talepteki toparlanmayla azalacaktır.
DİKKAT NOT: Alttaki yazıyı kutu içinde verelim
BAŞLIK: Faizi beklerken zarar etmeyin!
Konut sektörünü baskılayan faktörlerden biri `faiz psikolojisi`…
Yüksek faiz alımların ertelenmesine neden olmakta. Faizlerde başlayan indirim süreci ise yarattığı düşüş beklentisi nedeniyle talep artırıcı etkisini tam olarak yansıtamıyor.
Oysa faizler daha fazla düşecek diye beklerken `artan fiyat tuzağına` düşme riski var!
Geçen yıla oranla yaşanan kur ve temel girdi kaynaklı maliyet artışlarının ortalama yüzde 25 seviyesine ulaştığını söylüyor sektör temsilcileri…
Ancak, bu artışın sadece yarısını fiyatlara yansıtabilmiş inşaat firmaları.
Bu durum elbette yeni zamların olmayacağı anlamına gelmiyor!
İnşaatçılara göre önümüzdeki 4-5 ay içinde kalan maliyet artışları da kesinikle fiyatlara yansıyacak.
Yani öngörülen fiyat artışlarının gerçekleşmesi… Şu an 220 – 225 bin TL civarındaki bir konutun 2015`in ilk aylarında 250 bin TL gibi bir düzeye satılması anlamına geliyor.
Aylık bazda yüzde 0,90 civarına inmiş olan faizlerin düşüşmesini beklerken oluşacak bu kaybı dikkate almakta fayda var!
Bu fırsat kaçmasın
Tarih böyle torba görmedi…
Vergi, prim, harç, ceza, borç; aklınıza ne gelirse belli oranlarda affa uğradı.
Her ne kadar gelişmiş ekonomilerde rastlamadığımız bollukta torba yasa ve afla yaşıyor olsak da… Çeşitli nedenlerle mağdur olanlara ciddi fırsatlar sunan bir düzenleme sözkonusu!
Çankaya`dan onay alan kanunun resmi gazetede kendine yer bulduktan sonra gecikmemekte fayda var.
SGK müdürlükleri ve vergi daireleri başta olmak üzere devletin ilgili kurumlarıyla belediyeleri dolaşıp borç sorgulaması yapmak şart.
Ardından da hesabınızı yapıp bu boyutta uzun süre karşınıza çıkmayacak mevcut fırsattan yararlanın!
Mesela vergi kaynaklı borç, ceza ve faizlerin üst üste binmesiyle oluşan toplam borcu yüzde 60-70 oranında azaltma imkanı söz konusu.
SGK primleri konusunda da çok ciddi bir borç yapılandırma olanağı doğmuş durumda!