2016’nın küresel bir kriz “tadında” geçmesi için ortalığı ateşe veren verene!
Siyasi gerilimler, çatışmalar, ambargolar…
Ekonomi yönetimleri ve merkez bankalarının attığı beceriksiz adımlar…
Neticede piyasalar allak bullak olmuş vaziyette.
Dakikası dakikasına uymayan…
Bir atmosfer var yatırım cephesinde!
Böyle bir ortamda herkes aynı anda kaybetmiyor.
Büyük fonlar ve spekülatörler bu puslu havadan fazlasıyla istifade edip…
Kazancına kazanç katabilmekte!
Dolayısıyla ortamı daha da karmaşık hale gelebilecek adımları da…
Bilerek atanlar olduğu muhakkak.
İşte böyle karmaşanın, sisin ve pusun hakim olduğu zamanlarda…
Güvenli liman arayışları hep öne çıkar!
Son bir aya kadar gözden düşmüş vaziyetteki…
Altına hücumun niye başladığı da ortaya çıkmakta.
Borsalardan ve petrolden çıkan para altına yönelmiş durumda.
Çünkü bankacılık ve enerji hisseleri zarar yazıyor.
Böyle bir atmosfrede başta Avrupa, Çin ve Japonya’da öne çıkan parasal genişleme çabaları…
Ve ABD’nin faiz artış sürecini yavaşlatması gibi gayretler de…
Altına prim yapan faktörler arasında.
Özellikle dolardaki değer kaybı da altına yarıyor çünkü!
Neticede bu tablo altının ons fiyatının bin 200 doları aşıp da…
Son 7,5 ayın zirvesine çıkmasına yol açmış durumda.
Doların lira karşısında prim yaptığı anlarda ise…
İç piyasadaki gram fiyatın 113,5 lira seviyelerine kadar çıktığına şahit olduk.
Peki ya bundan sonra?
Dalgalanmaların olacağı kesin!
Yani paniğe kapılmayan karlı çıkacak.
En basit örnek son gram fiyatın sadece 3 günde 108 – 114 TL aralığında sert biçimde dalgalanması.
Her iki yönde de hareket opsiyonu var kısacası.
Onstaki ve doların lira karşısındaki olası değişimlerini dkkate aldığımızda…
Gram fiyatta 110 lira kırılırsa 108 lirada bir destek söz konusu!
Yukarı yönlü hareketteyse 114 lirada güçlü bir direnç var.
Bu direnç kırıldığında 115 – 120 TL bandı gündeme gelecektir.
Neticede altındaki kısa vadeli beklenti 106 – 115 lira aralığında bulunuyor.
Ancak, orta vadede 100 – 120 TL bandındaki seviyeleri de görmemiz olasılık dahilinde!
Bursa’nın örnek alması gereken veriler
Yıllardır girmeye çalıştığımız Avrupa Birliği’nden…
Geleceğe dönük örnek niteliğinde bazı veriler geldi.
Makro ekonominin klasik verileri değil bunlar.
Zaten AB’nin birçok ülkesi pek de iyi durumda değil bu açıdan!
Tekonoloji ve çevre faktörlerinin koruyucu buluşması var karşımızda.
Eurostat verilerine göre…
AB’de 2015’te toplam elektrik üretim kapasitesinin yüzde 44’ü RES’lerden oluşmuş!
Yani rüzgar neredeyse AB’nin yarı elektrik ihtiyacını karşılar hale gelmiş demek.
Rüzgarların boşa esmesine izin vermemiş Avrupalılar.
Üstelik geçen yıl devreye alınan elektrik üretim tesislerinin…
4’te 3’ünden fazlasının yenilenebilir yatırımlardan oluşması dikkat çekici!
AB’deki teknolojik çevreci genişleme tüketiclerin de benimsediği bir hal almakta.
Örneğin geçen yıl elektrikli otomobil satışları…
2014’e oranla iki katın üzerinde artış göstererek 146 bin 161’e ulaşmış vaziyette.
Türkiye’nin özellikle de Bursa’nın örnek alması gereken bir tablo bu!
Yani enerji üertiminde yenilenebilir kaynakları öne çıkarmalı…
Ve aynı zamanda bu teknolojilere yatırım yapılmalı…
Hem de yerli marka otomobilin yüksek standartlara rekabetçi bir elektrikli model olması gerektiği aşikar!
Çünkü gelecek, temiz enerji ve çevreci teknolojilerde.