Hoşgeldin 2018.
Yeni yılın mutluluklar getirmesi dileğiyle 2018’in ekonomik falına bakalım istedik.
Geçmiş yıla ait enler yerine yeni yılın enler listesini yapalım dedik.
Dıştan esen rüzgarlar itibarıyla küresel fenomen Bitcoin artık bakkalda, kahvede, sokakta dahi konuşuluyor!
Bu yıl inse de çıksa da Bitcoin özelinde kripto para kavramı en çok konuşulacak konuların başında geliyor.
Elbette Donald Trump başrolü kaptırmayacak gibi görünüyor tüm dünya açısından.
Ama Kuzey Kore kadar İran’ı ve Kudüs bağlamında Ortadoğu’yu daha fazla ekonomi gündeminde de konuşuyor olacağız.
Ve seçim adım adım ufukta göründüğü için siyaset sahnesinin yansımaları şüphesiz ki hem piyasalar hem reel ekonomi üzerinde etkili olacak!
Siyasilerin sözleri kulakları daha fazla takılacak.
2017’nin favorileri olan enflasyon ve işsizlik 2018’de ne yazık ki ana gündem maddeleri arasında görünüyor.
Ama bu kez yavaş da olsa azalan bir enflasyon ve işsizlik manzarası görülebilir.
Tek haneli rakamlarından bahsetmek içinse sabır gerekiyor!
Neticede daha ziyade istikrarlı bir büyüme trendi ve yavaş gerileyen bir enflasyonla işsizlik manzarası bizi bekliyor.
Bu atmosferde istikrarlı ama zayıf faiz indirimlerinin yılın ikinci çeyreğinden itibaren gündemde olması kuvvetle muhtemel.
Dış ticaretin nispeten daha sakin bir büyüme trendinde olması söz konusu.
Petrol fiyatlarının tehdidine rağmen ithalat artış hızının nispeten zayıflayacağı baz etkili bir yıl olacak 2018!
Veriler ne diyor?
Gelelim makroekonomik bazdaki temel veri öngörülerimize.
Milli gelir artışı yani büyüme hızı 2017’deki rekorun ardından 2018’de yüzde 5 – 5,5 aralığını inecek gibi görünmekte.
İhracatta yüzde 10 – 12 bandında bir artış trendi beklentiler arasında.
Enflasyon tüketici fiyatlarında yüzde 11,7 seviyelerine indikten sonra adım adım yüzde 9’a gerileyecek!
TÜFE’nin yıl sonu itibarıyla yüzde 8 – 9 aralığında bulunması mümkün görünüyor.
Üretici fiyatlarında da dövizin sakin kalmak koşuluyla gerileme trendi gündemde.
Yurtiçi ÜFE’nin yüzde 17’lerden yüzde 12’lere kadar gerilemesi mümkün.
İşsizlik cephesinde ise devam eden mücadelenin etkilerini az da olsa görmeye devam edeceğiz.
Ama büyüme trendinin hız kaybetme olasılığının yüksek olması nedeniyle tek haneleri hemen kısa sürede görmemiz zor.
Yani yüzde 11 civarında bir patinajın ardından…
Özellikle yaz aylarıyla birlikte yüzde 8,5 – 9,5 aralığına kadar geri çekilebilecek bir işsizlik tahminler arasında bulunuyor.
Dövizin reel yanı
Şüphesiz ki döviz kurlarındaki gidişat da reel ekonomi için çok önemli.
Bu anlamda doların 3,70 – 3,90 lira civarındaki hareketi normal koşullarda kısa vadede gündemde kalmaya aday.
İlk çeyrek sonrasında ise 4 liraya doğru hareketlenmesi ulaşması kuvvetle muhtemel.
Yıl sonu öngörüleri ise 4,15 – 4,20 TL’lik bir bandı karşımıza çıkarıyor.
Bu seviyeler sürpriz ataklar durumunda elbette yıl içinde de görülebilir!
Hatta aşabilir de.
Ama yıl sonu kapanışının bu civarlarda olması daha olasılık dahilinde bulunuyor.
En önemli ihracat pazarımız olan Avrupa açısından tabii ki Euro’nun gidişi de çok önemli.
Ve elbette bu iki döviz kurunun ithalat kaynaklı Türkiye’ye yönelik enflasyonist etkileri de dikkate alınmak zorunda.
Bu anlamda Euro tahminine baktığımızda 4,55 TL civarındaki seyrin yıl sonuna doğru 4,90 seviyesine çıkabileceğini göstermekte.