Türkiye ekonomisinin öncelikleri neler olmalı?
Ekonominin çeşitli saldırılara maruz kaldığı 2016’nın verileri…
2017’de alınacak tedbirlere dair pusula niteliği taşıyor.
Gelen son verilerin işaret ettiği üzere…
Büyüme ve işsizlik Türkiye’nin başlıca ev ödevleri konumunda.
Birbirini tetikleme potansiyeli taşıyan bu ikilinin yanında…
Tırmanışa geçen enflasyonu da eklemekte fayda var!
Çünkü yüksek enflasyon büyümeyi baskıladığı gibi…
Özellikle işsizler ve dar gelirliler üzerinde…
Çok daha fazla tahribat yapabilmekte!
Büyümenin zayıflamasıysa istihdam artışını zora sokuyor.
TÜİK’in dün açıkladığı Ekim 2016 işsizlik verileri…
Bu bağlamda alarm veren nitelik taşıyor!
Çünkü…
Eylül, ekim ve kasım aylarını kapsayan üç aylık veri ortalaması…
Yüzde 11,8’lik işsizlik oranını karşımıza çıkardı!
2015’in aynı dönemine göre 1,3 puanlık bir artış söz konusu.
Eylül 2016’ya göre ise 0,5 puan yükselmiş işsizlik.
Neticede küresel kriz döneminden bu yana…
En yüksek işsizlik oranıyla karşılaşıyoruz.
Genç işsizlik oranının ise yüzde 21,2 seviyesine çıkması dikkat çekici!
2016’nın tamamına ait verilerin…
Bir miktar daha bozulma taşıması kuvvetle muhtemel.
Yıllık rakamlara ulaşmak üzere eklenecek aralık ayı da…
Çok iyimser bir tablo sergilemiyor çünkü!
Desteklerin önemi ve reformlar
Baz etkisini de dikkate alırsak…
Yılsonu itibarıyla yüzde 12 ve üzeri bir işsizlik oranıyla karşılaşmamız mümkün görünüyor.
Yani 2017’deki öncelikli meselemiz istihdamı artırıp işsizliği azaltmak olmalı!
Bu anlamda ekonomi yönetiminin açıkladığı destek paketlerinin kritik bir fonksiyonu söz konusu.
İstihdam artışını çok hızlandırmasa da…
SGK prim erteleme ve esnafa sıfır faizli kredi gibi destekler…
İşsizliğin hız kazanmasını engelleyecek bir mahiyet taşıyor!
Sorunun köklü çözümüyse büyümeyi hızlandıracak yapısal reformaları hayata geçmesi.
Bütçede zoru başardık
Zor bir yılın en güzel rakamı bütçe tarafından geldi.
Maliye Bakanı Naci Ağbal‘ın açıkladığı veriler…
2016 başındaki öngörülenin altında bir bütçe açığıyla yılı kapattığımızı gösteriyor.
Aralık ayında yüzde 24,2 ile aşırı artan giderlere rağmen…
Yıllık açık 29,3 milyar TL ile hedefin 430 milyon lira altında gerçekleşti.
Beklenmedik harcamaların fazla olduğu bir dönemde bütçe morali verense…
Vergi yapılandırmasıyla gelen 13,7 milyar TL’lik gelir oldu!
Neticede kritik bir gösterge olan bütçe açığının milli gelire oranı…
Tahmini olarak yüzde 1,1 gibi hayli olumlu bir seviyede gerçekleşecek.
Ayrıca faiz dışı fazlanın milli gelire oranı da…
Yüzde 0,8’le makul düzeyde bulunuyor!
Peki ya 2017?
Resmi öngörüler ve mevcut konjonktür…
Bütçenin bir miktar daha açılacağını gösteriyor.
Nasıl mı?
Orta Vadeli Program’da 2017’de bütçe açığının milli gelire oranının...
Yüzde 1,6 ile yükselişe geçeceği öngörülüyor.
Buna karşın faiz dışı fazlanın milli gelire oranı yüzde 0,4’le…
Yarıya düşme potansiyeli taşımakta.
Bir de hesaba teşvik kaynaklı gider artışını eklemekte fayda var!
Yine de bu yıl 2016’ya göre bütçe dengelerinde bir miktar bozulma olsa da…
Ekonomiyi fazlaca etkileyecek bir tablonun oluşması zor görünüyor.