Siyasi, askeri, toplumsal ve ekonomik olarak ülkeyi uçurama götürme çabalarına dur denilen tarih 15 Temmuz!
Türkiye, sadece FETÖ’nün başarısız darbe girişimine değil tüm dünyaya karşı da mücadele verdi.
Millet önce meydanlarda gösterdi direncini!
Ardından askeri gücünü ve bütünlüğünü Suriye’de gösterdi.
Ülkenin toplumsal bütünlüğü birçok provokasyona rağmen iktidarıyla da muhalefetiyle de korundu.
Ve ekonomik olarak önümüze konan faturayı azaltacak çabalar öne çıktı!
Kısacası bireysel ve toplumsal bir travmayı aşma gayretleriyle geçirdik son bir yılı.
Peki ekonomide nereden nereye geldik?
2016’nın ilk yarısı başarılı geçmişti.
Yıllık büyüme hadefi yüzde 4,5 seviyesindeydi.
İşsizlik ve enflasyonu baskılama çabaları nispeten olumlu sonuç vermekteydi.
İhracatın hızlanma gayretleri rakamlara yansımaktaydı.
Ve üstelik Rusya ile yaşanan uçak krizi özel gayretlerle de aşılmak üzereydi!
İşte bu atmosfer hain darbeciler yüzünden bozuluverdi.
Neticede yüzlerce cana mal olan 15 Temmuz gecesi; artçı şoklarını ekonomi üzerinden de yaydı.
Oluşan negatif etkilerin bünyeden atılması da doğal olarak epey zaman aldı.
Çünkü öncelikle yabancı yatırımcıya, Türkiye’den ürün alanlara ve turizmcilere kendimizi anlatmakta zorlandık.
Demokrasinin kazandığı bir süreci görmezden gelen kredi dercelendirme kuruluşlarının ardı ardına not kırma yarışına girmeleri de zorluk derecimiz artırdı!
Sonuçta; ihracat tekledi, turizm kötüye gitti, dolar fırladı, faizler arttı, enflasyon yükseldi, iç talepse iyice yavaşladı.
Bir de bizden uzak duran bir yabancı yatırımcı profili oluştu.
Oluşan kaybı bir fatura olarak hesaplamaksa kolay değil.
Hasar tespiti
Doğrudan kayıplar kadar dolaylı zararlar da mevcut çünkü.
Reel ekonomi yanında piyasa üzerinden oluşan kayıplar da var.
Şirketler değer kayıplarına uğradı mesala!
Ve tüm müdahalelerle kampanyalara rağmen yükselen dolar bu seviyelerde olmazdı!
Unutmayalım ki; panikle dolar toplayanların sayısı hiç de az değildi.
Dış ataklarla beraber hızla yükselen dolar; çift haneye çıkan enflasyonun da baş tetikleyicisi oldu.
Bu anlamda rakamsal olarak 15 Temmuz etkisini büyüme rakamında net biçimde gördük.
Çünkü…
Yüzde 2,9’la hedeften 1,6 sapan bir milli gelir artışla yüzleştik.
Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci‘nin açıkladığı son rakamlar da önemli.
Birkaç kategorideki ekonomik kayıp önceki dönemlerle karşılaştırma yoluyla hesaplanmış.
Bakan Tüfenkci’nin açıkladığı verilerdeki tablonun özeti ;
50 milyar TL milli gelir kaybı, 3 milyar dolar turizm gelirlerindeki azalma ve 1 milyonluk da istihdamda gerilemeye işaret ediyor.
Kayıp yüksek ama yaralar sarılıyor
Ana hatlarıyla bu analiz doğru!
Ama 15 Temmuz’un etkisi rakamlara sığmanın ötesinde bir boyutta.
2015’te gelişim hızlarına göre yapıldığı için referans karşılaştırmalar…
2016’nın ilk yarıdaki pozitif havasını tam yansıtmayan bir öngörü üzerinden hesaplanmış rakamlar.
Çünkü gidişat hedef olan yüzde 4,5’in aşılmasını da sağlayabilirdi.
Ve 2017’ye de çok daha güçlü başlardık.
Unutmayalım ki hedeflenen 1 milyonluk istihdam artışı büyümeyi de hızlandırıcı bir etkiye sahipti.
Keza heba olan ihracat gelirlerindeki artışın ek katkısı da unutulmamalı!
Yani potansiyel milli gelir kaybı 50 milyarın ötesinde.
Dolar bazlı büyüme kaybımız da da fazla.
Neyse ki alınan tedbirlerle yaraların bir bölümü sarıldı.
Ve iyileşme hızlandı.