Yaklaşık son 1 yıldır gündemimizde olan en önemli konuların başında sayıları yaklaşık 16 milyonu bulan emeklilerimizin maaşlarındaki düşüklük nedeniyle yaşadıkları ekonomik sıkıntılar. Konunun büyük ölçüde siyaseti de ilgilendirmesi nedeniyle bu sıkıntıları biraz da olsa hafifletmek anlamında yeni yılda emeklilerimize ne kadar zam yapılacağı veya yapılması gerektiği konusu sıcaklığını koruyor. Bu yazımızda bu konuyu ele alarak sorunun temeline inecek olması gereken emekli aylığı artışları konusundaki düşüncelerimizi sizlerle paylaşacağız.
Emekli aylıkları konusunda son 20 yılda geldiğimiz nokta
Yaklaşık 20 yıl önce Ocak 2003’te en düşük emekli maaşı net asgari ücretten yüzde 47 fazlaydı. 2016’da ise bir ilk gerçekleşti. İlk defa Asgari ücret en düşük emekli maaşını geride bıraktı.
Bugün aylık net asgari ücret 11.402 TL, En düşük emekli aylığı kök aylık uygulaması ile artırılmış vaziyette 7.500 TL. Bu durumda ülkedeki en düşük emekli maaşı asgari ücretten yaklaşık yüzde 34 daha az.
Özellikle 2023 Mayıs seçimleri sonrası yapılan mevcut çalışanlarla ilgili maaş artışlarının emeklilere yansıtılmaması, aradaki makasın bugüne kadar hiç olmayan bir şekilde açılması sonucunu doğurdu. Ve bu kesimdeki mağduriyet maalesef had safhaya ulaştı.
Temmuz 2023 ayı itibariyle Memurlara 8.077 TL seyyanen zam ve diğer artışlar sonucu %50-80 arasında emeklilere ise %25 oranında zam yapılması bu kesimlerde büyük hayal kırıklığına neden oldu.
Diğer taraftan özel sektör çalışanları açısından aynı dönemde asgari ücretliye %34 zam yapıldı.
Gerek kamu çalışanları arasındaki ücret dengesizliği gerek özel sektör çalışanları ile ilgili asgari ücret v.b düzenlemelerin kendi içinde tutarlı ve adalet temelli olmaması maalesef çalışan kesimler arasındaki sosyal barışı da bozdu.
Açlık sınırı en düşük emekli aylığı
T ürk İş son yaptığı çalışmada Ankara’da yaşayan dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarını (açlık sınırı) 14.025 TL’olarak açıkladı.
En düşük emekli aylığı 7500 TL iken -14.026 TL olarak açıklanan açlık sınırı arasındaki farkta yıllar içinde artarak devam etti. Makas açıldı.
Son 4 yılda çalışan kesimlerin Milli Gelirden Aldığı Pay
2019 – 2022 yılı verileri dikkate alındığında çalışan ücretli kesimin Milli gelirden aldığı payın önemli ölçüde düştüğü gerçeğiyle karşı karşıyayız.
Sermaye/Milli gelir oranı %47’den %55’e çıktı.
Ücretler /Milli Gelir Oranı %35’ten %26’e düştü.
Bu durum orta sınıfın büyük ölçüde ortadan kaybolması yoksul ve zengin sınıflar arasındaki makasın daha da açılmasına neden oldu.
Sorunun temel kaynağı
Gerek bu konunun gerekse ekonomik anlamda yaşadığımız sıkıntıların temelinde uzun süredir yaşadığımız fiyat istikrarı konusu var. Enflasyondaki ciddi ve gözle görülür bir düşüş olmadığı sürece biz bu sorunları yaşamaya devam edeceğiz.
Bu anlamda Satınalma gücü çok önemli. Satınalma gücünü koruyacak temel ölçü de Gerçek Enflasyon+Refah payının emeklilere verilmesi ile sağlanabilir. Maalesef TÜİK tarafından açıklanan son enflasyon rakamı %61.98 olarak açıklanırken ENAG bu oranı %129,77 olarak açıkladı. İTO ise 73’89 olarak açıkladı. Bu durum dışarıya verilecek güven açısından önemli bir sorun olarak görülüyor. Bu konuda gerçek rakamlar ne ise bunun şeffaf ve inandırıcı bir şekilde açıklanacağı bir ortamı acilen oluşturmalı ve çıkacak gerçek rakamlara göre emekli aylıklarındaki artışları revize etmeliyiz.
Ülkemizde yaşadığımız enflasyonun temel kaynağı maliyet artışlarına dayanmaktadır. Gıda fiyatlarındaki artış temel girdilerin (Mazot,Gübre tohum,elektrik sulama v.d)pahalı olması bunların önemli bir kısmının dövize bağlı olması yine sanayi sektörümüzün ithalata dayalı bir yapı arzetmesi ve temel girdilerin döviz kaynaklı oluşu ve dövizin sürekli artışı maalesef bu sorunu da beraberinde getiriyor.
Bu anlamda ekonomide yapılması gerekli yapısal değişikliklerin gerçekleştirilmesi ve ekonomiye güven tesisi için Sadece Merkez Bankası Değil TÜİK, SPK, GİB, BDDK,S GK, v.d stratejik kurumların kurumsal yapılarının güçlendirilmesi bağımsız ve rasyonel karar almalarının önünün açılması görev alanları itibariyle dürüst ve ehil kadroların atanması şeffaf ve hesap verebilir bir yapının oluşturulması gerekiyor.
Olması gereken emekli aylığı artışları ve sorunun nihai anlamda çözümü
Konuyla ilgili son 11 aylık enflasyon verileri açıklandı.
Sadece 12.ayın enflasyonu kaldı. Bu rakamın da 3 Ccak’ta açıklanması bekleniyor. Ocakta açıklanacak aylık enflasyon tahmininin yaklaşık %3 olduğu varsayıldığında hesaplanacak son 6 aylık enflasyon verilerine göre;
SSK Ve Bağkur emeklileri yaklaşık %38 enflasyon farkı, memur ve memur emeklileri ise yaklaşık %46 enflasyon farkı alacaklar.
Açıklanacak bu rakamlara ne kadarlık bir refah payının yansıtılacağı belirsiz.
Yukarıda ayrıntılı olarak ifade ettiğimiz açıklamalar dikkate alındığında yıllar içinde her geçen gün reel anlamda emekli aylığı azalan emeklilerimizin kayıplarının telafisi son derece önemli. Bu anlamda açılan makasın daraltılması ve çalışanlar ile emekliler arasındaki kendi içinde adaletin sağlanması bakımından tüm emeklilere seyyanen zam yapılması ve bunun üzerine gerçek anlamda hesaplanacak enflasyon+refah payının verilmesi kaçınılmaz görülüyor. Seyyanen yapılacak zammın haziran ayında tüm memurlara yapılan 8.077 TL seyyanen zammın en az yarısı kadar olması sorunu bir ölçüde rahatlatacaktır. Aksi halde önümüzdeki süreçte çalışan ve emekliler arasında olması gereken makul dengeler daha da bozulacağından ve makas daha da açılacağından telafisi çok zor bir durumla karşılaşabiliriz.
Konuyla ilgili kaynak sorununun nasıl çözüleceği ayrı bir yazı konusu. Onu da inşallah ileri dönemlerde izah etmeye çalışacağım.
Daha önceki açıklamalarımızda da ifade ettim. Bugün yaşadığımız ekonomik sorunların nihai anlamda çözümü bir anlamda hukuk , adalet ve güven tesisi ile yakından ilgilidir. Binanın temelini bu kavramlar oluşturmaktadır. Bu çerçevede ekonomik sorunların çözümüne ilişkin atacağımız rasyonel adımların başarısı ve kalıcılığı da buna bağlıdır.
Bugün geldiğimiz noktada sorunları bir bütün halinde gören bataklıktaki sineklerle değil bataklığı kurutma anlayışı ile hareket eden, ağaçlar yerine ormanı gören ortak aklın egemen olduğu bir yönetim anlayışını gerçekleştirecek ehil ve dürüst kadrolarla bu sorunları kısa,orta ve uzun vadeli bir stratejik planla çözebiliriz.