Şu ana kadar 2’si kupa toplam 7 karşılaşmada, 11 gol atıp kalesini gole kapamayı başaran Bursaspor bugün grubun 7. sırasında yer alan Kahramanmaraşspor’u konuk edecek.
Daha önceki 2 maçta olduğu gibi yine taraftarının tamamen dolduracağı bir maça çıkacak olan yeşil beyazlılarda, hedef tabii ki galibiyet.
Evindeki son maçta Muşspor savunmasını bir türlü aşamayan ve 0-0’la bir puana razı olan Timsah’ın bugünkü rakibi Kahramanmaraş, ligde oynadığı 5 maçta evinde 3 galibiyet alırken deplasmanda çıktığı iki maçta Muşspor’a 1-0, Silifke Belediyespor’a ise 3-1 kaybetmiş.
İlginç bir veri de Akdeniz temsilcisinin, maçların ilk yarılarında sadece 1 gol yemesi, onu da 3-1 kaybettikleri Silifke maçının 45+1. dakikasında kalesinde görmüş olması. İlk yarıda gol attığı tek maç da 3-0 kazandığı Kuşadasıspor mücadelesi.
Kahramanmaraşspor, aynı zaman da genç sayılabilecek bir ekip. 30 yaşında sadece 2 oyuncusu bulunuyor ve maçlara 24,5 yaş ortalamasıyla çıkıyorlar.
Bursaspor’da ise bu rakam 28,7.
Timsah bu haftaya kadar kazandığı 4 lig maçının tamamında skor üstünlüğünü ilk yarıda ele geçirmeyi başardı. İlk 45’te gol bulamadığı Muşspor karşısında da 0-0’a razı oldu zaten. Bir de kupada son oynadığı Uşakspor karşısında 61 dakika sabretmek zorunda kaldı yeşil beyazlı takım.
Şunu da belirtmekte de fayda var; Bursaspor maçların ilk devrelerinde 1 golden fazla atabilmiş de değil.
Tüm bu veriler ışığında bizi yine bir sabır maçının beklediğini söylersek yanlış olmaz.
Bildiğimiz gibi Muş karşısında bu sabrı gösteremedik. Ne tribünler ne de futbolcular, soğukkanlılıklarını koruyamayınca özellikle son yarım saati panik futboluna dönüşen maçta, son dakikalarda gole çok yaklaşsak da istediğimizi alamamıştık.
Yani bu ligde, en azından kadro ve oyun kimliği oturana kadar sabırlı olmakta fayda var. Muş karşısında gördük ki; ne kadar tecrübeli de olsalar böylesi bir taraftar baskısına alışık olmayan futbolcular, oyun kimliklerinden uzaklaşabiliyorlar.
Bu baskıyı da sadece taraftar yaratmıyor aslında.
Şu ana kadar muazzam bir destek sergileyen yeşil beyaz sevdalılarının beklentilerini bilen futbolcular, gol gelmeyince bu sevgiye karşılık verebilmenin telaşıyla panik yapabiliyor. Yani oyuncular, baskıyı biraz da kendi içinde yaratıyor.
Futbolcu kardeşlerim şunu çok iyi bilsinler ki; bu taraftar mücadeleden vazgeçmediği sürece sonuca bakmaksızın, takımı bağrına basar. Ancak sahada mücadele görmezse, kazansan da tepkiden kaçamazsın.
Hele hele Anadolu Üniversitesi maçının 2. yarısındaki futbolu, bu taraftara asla kabul ettiremezsin.
O yüzden sahaya çıkacaksın, dakika kaç olursa olsun panik yapmadan, korkmadan oynayıp savaşarak kazanacaksın.
Taraftar da rahat olsun, bu takım öyle ya da böyle kazanmayı biliyor. Elbette zincirlerini kırıp, bir rakibine patlayacak.
Belki de o gün, bugün…
Neden olmasın!