23 Elazığ FK’yı 3-1 mağlup ederek son üç haftaya 7 puan farkla giren Bursaspor’da artık herkes şampiyonluğun ilanı ve kutlamalar için gün sayıyor.
Yıllarca çok zor dönemler yaşayan, saçma sapan insanların elinde adeta heba olan yeşil beyazlı kulüp için Enes Çelik yönetiminin ortaya çıkışı adeta çöldeki vaha gibiydi.
Tüm sistemi çökmüş, altyapısına dahi oyuncu katamaz duruma gelmiş, altyapısından çıkan bir iki cevheri de kaybetmiş, her şeyin dip yaptığı, borçların ise zirveye çıktığı, amatöre düşmenin kıyısına gelmiş olan kulüp Enes Çelik ve arkadaşlarının ortaya çıkışıyla adeta ölüm uykusundan uyandı.
Şu anda her şey çok kolay geliyor gözümüze, ancak çok değil daha 1 yıl önce gerçekten yok olmanın kıyısına gelmişti bu koca çınar.
Tüm dalları tek tek kırılmış, tek bir yeşil yaprağı kalmamışken, köklerinin sağlamlığı, şehrin büyüklüğü kurtardı Bursaspor’u.
Faruk Çelik ve Mustafa Bozbey’in el atmasıyla şehrin gücünü yeniden yakalayan yeşil beyazlı kulüp, karabasan gibi geçen yıllardan sonra cumhuriyetin kuruluşu gibi meşakkatli, fakat yorgunluğun bile keyif olduğu bir yıl geçirdi.
Önce bıkkın, ümitsiz taraftar tribünlere döndü, ardından yeşil beyazlı tribünler gencecik isimlerle gittikçe çoğaldı, çoğaldıkça güçlendi. Bir iki maç haricinde 40 binin altına inmeyen taraftar sayısıyla 3. Lig’de adeta gövde gösterisi yaptı Bursaspor.
Enes Çelik’in liderliğinde, önce Pablo Martin Batalla, ardından Adem Çağlayan yönetiminde çok çalıştı, çok emek verdi yeşil beyazlılar.
Nihayetinde beklenen, özlenen gün geldi çattı. Artvin Hopaspor maçında alınacak galibiyetle akıtılan terler karşılığını bulacak. Hem de komşu kent Balıkesir’de.
Ancak tabii bu bir son değil, sadece çok güzel bir başlangıcın ilk ödülü.
Daha yolumuz uzun.
Süper Lig’e çıkana kadar her sezon bir öncekinden daha zorlu olacak.
Burada yeşil beyaz sevdalılarına düşen Başkan Enes Çelik ve arkadaşlarına güvenlerini hiç kaybetmeden, güçlerinin yettiğince desteklerini sürdürmeleri.
Enes Çelik yönetimine düşense kırılmadan, küsmeden, sadece önlerine bakarak başlarını dik tutmalarıdır.
Başarı gelip, kulüp güçlendikçe şu anda başlarını kuman gömen yamyamların ağızları yeniden sulanacaktır. Yine arayışlara başlayacaklardır ‘kulübün neresinden yiyebiliriz’ diye.
Bu kulüp çok büyük başarılar yaşadı, bir o kadar da acılar çekti.
Bazen, bazı şeyleri unutabiliriz ancak kulüp hafızası başarıları getiren gücü de çekilen acıları da daima dinç tutmalı, unutmamalı, unutturmamalı.
Yeniden büyük zaferler kazanmak için 2010 yılındaki şampiyonluğun yol göstericiliğine olduğu kadar, sonrasında çekilen acılardan çıkan derslere de ihtiyacımız olacak.
Şimdi mi?..
Şimdi hangi ligde olduğumuza bakmadan şampiyonluğu doyasıya kutlama zamanı.
Çünkü bu kutlanan sadece şampiyonluk değil, yeniden doğuş olacak!