En son olay Suudi uçaklarının Yemen’deki bir cenaze törenine saldırması oldu.

Saldırıda 140’tan fazla kişi yaşamını yitirdi, en az 500 kişi de yaralandı.

BM Genel Sekreteri Ban ki-moon, saldırıya ilişkin ilk bulgular önüne getirilir getirilmez hiç bekletmeden kararını verdi ve İnsan Hakları Yüksek Komiserliği’nden kapsamlı bir araştırma yapmasını istedi.

***

Moon’un açıkladığı görüş şöyleydi:

“İlk bulgular saldırının Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyon güçlerince yapıldığını gösteriyor. Bombalanan yerin bir sivil toplum merkezi olduğu da herkes tarafından biliniyor. Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyon güçlerinin hava saldırıları zaten çok büyük bir felakete neden olmuştu. Ülkedeki sağlık tesisleri ve diğer yaşamsal önemi olan sivil altyapılar fazlasıyla zarar görmüştü. Saldırıların biçimi dikkate alındığında, ileri sürülen mazeretler inandırıcı gelmiyor.”

Yaşananlar öylesine açıktı ki, saldırıyı gerçekleştirenlerin tüm çabalarına karşın üzeri örtülemiyordu.

Sonunda Suudiler pes etti; koalisyonun oluşturduğu inceleme kurulu saldırıyı sahiplenmek zorunda kaldı. Tek yapabildikleri şey saldırının yanlış bilgiden kaynaklandığını bildirerek havayı yumuşatmaya çalışmak oldu.

Kurul ayrıca koalisyon ülkelerine kurbanların ailelerine tazminat ödenmesi çağrısında bulundu.

Suudi Arabistan ile müttefikleri işin içinden çıkamayacaklarını anlayınca olayı en az zararla atlatmanın çözümünü böyle formüle ettiler.

Eh, fena da sayılmazdı; bu şekilde ABD’nin de eli rahatlıyordu. Başından beri Suudilerin Yemen’e hava saldırılarını destekleyen Washington ilk kez bu katliamda Riyad’a mesafe koymak zorunda kalmıştı.

***

Tehlike şimdilik geçmiş görünüyor. Suudi yönetimine karşı BM’nin yaptıracağı uluslararası soruşturmayı ABD geçmişte olduğu gibi yine engelleyebilir. Hele kurbanların ailelerine tazminat da ödenirse ki, oralarda insan yaşamı daha ucuza satın alınıyor, Riyad savaş suçlusu olmaktan kendini kurtarmış olur.

Ancak, kurtulan sadece Suudi Arabistan olmaz, onun saldırılarına destek veren, hatta katılımda bulunan ABD öncülüğündeki Batılı güçler de rahat bir soluk alırlar.

***

Peki, bu arada BM’nin ve Genel Sekreteri’nin durumu ne olur?

Her zaman olduğu gibi olur. 

Batılıların ve müttefiklerinin içinde bulunduğu hangi savaşta, hangi saldırıda, hangi katliamda BM’nin suçluları ortaya çıkardığı görülmüştür ki…

 

 

Arjantin ve İngiltere arasında 1982’deki savaştan sonra tartışmalı Falkland Adaları’yla ilgili sorun sessizliğe gömülmüştü.

İngiltere’nin işgali altındaki adalar 34 yıl önce Arjantin tarafından geri alınmış ve savaş patlamıştı. Ne ki savaştan galip çıkan İngiltere olmuştu.

Şimdiyse İngilizler adalarda askeri tatbikata hazırlanıyorlar.

Arjantin, adaların kendisine ait olduğunu savunarak İngiltere’nin yapacağı tatbikatı, bir tehdit, bir meydan okuma olarak algılıyor.

Kıyılarına 400 kilometre uzaklıktaki Falkland, Arjantin için stratejik öneme sahip. Yanı sıra adalara ait deniz sularında zengin doğalgaz kaynakları bulunuyor. İngiltere tatbikatı gerçekleştirir de krizi büyütürse Güney Amerika’nın güneyinde bir kez daha savaş tamtamları çalmaya başlayabilir.