ABD’nin gözünden bakıldığında Rusya, dış politikasında, geçmişe göre “giderek daha iddialı” hale geldi.

ABD ve Batılı ortakları Rusya’yı, sadece Suriye’de IŞİD’le mücadele eden bir güç olarak görmüyorlar artık; daha fazlasını yapmak istediğini düşünüyorlar.

Daha fazlası ne olabilir? Ortadoğu’nun Rusya’nın çıkarlarına uygun yeniden tasarımı, Kafkasya’da tek başına egemenlik, Doğu Avrupa’nın kontrolü gibi gelişmeler sayılabilir.

*

Örneğin Suriye, Irak, İran, Lübnan ve Hizbullah’la Rusya’nın ortaklığı Batı’nın Ortadoğu’daki egemenlik alanlarını daraltmaya başladı.

Ve bu süreç Türkiye’yle Rusya arasındaki uçak krizinden sonra daha da hızlandı; Moskova’nın dış politikası daha da sertleşti.

Bu durumda ABD, rakip cephenin hiç beklemediği şekilde genişlediğini gördü. Buna getirilen yorumsa şöyle oldu: Putin’in başında bulunduğu Rusya bir tehlikeydi. Ama şimdi Rusya’yla birlikte hareket eden başkentler, Tahran, Bağdat, Şam… Onlar da Batı için tehlike oluşturan potansiyel güç odaklarıydı.

Bir Hizbullah komutanı bahanesiyle İsrail’e Şam’da bir binayı füzelerle vurdurarak Rusya’yı test ettiler.

Saldırıyı üstlenen olmadı ama tüm parmaklar İsrail’i işaret etti. Operasyondan önce Tel Aviv’in Moskova’yla teması olmuş muydu?

Netanyahu hiç sesini çıkarmadı. Ama Putin de sesini çıkarmadı.

İsrail, biliniyor, çoğu kez böyle yapıyor.

Ne var ki, Putin bilinmiyor. Sesini çıkarmamakla, Esad’ın da ağzını kapatmakla ne demek istemiş olabilir?

*

Putin, ABD’nin isteği üzerine İsrail’de13 Aralık’ta bir Rus vatandaşının gözaltına alınması olayında da suskun kaldı; Dışişleri Bakanı Lavrov’u devreye soktu. Ve Lavrov bastırdı, Tel Aviv açıklamak zorunda kaldı: A.Y. Burkov adındaki Rus vatandaşı ABD’nin resmi talebi üzerine Ben Gurion Havalimanı’nda gözaltına alınmıştı.

İsrail’in safı belli tabii; eskiden beri öyle…

*

Sen kalk, ABD istedi diye Rus vatandaşının “meşru haklarını ve çıkarlarını ihlal et!”

Ancak, Ortadoğu’da başrol oyunculuğuna soyunan Putin’in İsrail için de belirlediği kırmızı çizgiler mutlaka vardır.

Zaten Ortadoğu yeniden yapılandırılacaksa eğer, İsrail’in sorumsuzluğuna son verilmesi gerekir.

O, kendi çıkarlarını ne pahasına olursa olsun koruyacak ama kimse ondan hesap soramayacak…

Rusya, yok artık öyle şey diyebilir, bu gidişle…

*

Moskova’nın İsrail’le ilgili ilk adımı birtakım belgeleri ortaya çıkarmak olabilir. Tel Aviv yönetiminin IŞİD, El Kaide, El Nusra bağlantıları, eğer varsa söz konusu terör örgütlerine yapılan tıbbi ve finansal yardımlarla ilgili belgeler büyük gürültü kopartır.

Hem böylece İsrail’in ilişkilerinin de sorgulanabilir olduğu, bunu engellemeye ABD’nin gücünün de yetmediği görülür.

Ve bu durumun, belki Filistin sorununun çözümüne yönelik çabalara da olumlu katkısı olur. Çok da iyi olur!