İsrail, Filistinlilerin tapulu arazileri üzerinde yeni Yahudi yerleşim alanları oluşturuyor. Filistin yönetiminin ifadesiyle bunun adı “toprak hırsızlığını meşrulaştırma” oyunu.
Aralarında İsrail’in dostları da olmak üzere dünya bu duruma tepki gösteriyor. Yapma etme demeler, kınamalar filan…
Tabii İsrail geri adım atmıyor; her zaman yaptığı gibi, tepkilere aldırmadan bildiğini okumaya devam ediyor.
Ne olmuştu, kısaca anımsayalım:
İsrail Parlamentosu Knesset pazartesi günü toplanmış ve gayrimeşru durumu, sözde meşru hale getirmek için 52’ye karşı 60 oyla yasa çıkarmıştı.
***
Peki, gelişmeler nereye varacak, onu da görelim:
İsrail Yüksek Mahkemesi’ne başvuru ve sorunu Lahey Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne taşımak gibi olayın bir hukuki mücadele yanı var.
Ama ondan daha önemli olanı, uluslararası toplumun baskısı…
Filistin yönetimi de bunu talep ediyor, uluslararası toplumun İsrail’i cezalandırması gerektiğini savunuyor.
***
Cezalandırma ne olabilir?
Bu konuda henüz somut bir öneri yok.
Ancak BM Ortadoğu Koordinatörü Nickolay Mladenov’un da söylediği gibi, İsrail bu kez “çok kalın bir kırmızı çizgiyi geçmiş” durumda.
BM yetkilisi, Knesset’ten çıkarılan yasanın İsrail için çok ciddi hukuki sonuçları olacağını belirtiyor.
İsrail Bilim ve Teknoloji Bakanı Ofir Kunis’in şu görüşü çok korkutucu:
“Yahudilerin dini metinlerinde var… Batı Şeria’yı da kapsayan İsrail topraklarının tümü, kutsal topraklar diyarı, Yahudilere aittir. O nedenle Knesset’ten çıkan yasa meşrudur.”
Tabii zamanlamaya bakılırsa ABD Başkanı Trump’tan kaynaklanan şımarma durumu var İsrail hükümetinde.
Trump’ın İsrail’e atadığı Büyükelçi David Friedman da yerleşim yanlısı olunca Başbakan Netanyahu’nun frenleri boşalır elbette.
Beyaz Saray’ın yeni Sözcüsü Sean Spicer sözde uyarmıştı Tel Aviv’i, yeni yerleşim alanları oluşturma girişimlerinin barış görüşmelerine yardımcı olmayacağını söylemişti.
İyi de, sözcünün değil Başkan Trump’ın tutumu önemli.
***
Neyse ki, İsrail’de sağduyu sahibi insanlar da yok değil. Yasanın, Filistinlileri kontrol etmek ve topraklarını “çalmak” amaçlı olduğunu düşünen Yahudiler de var.
Örneğin, B’Tselem adlı insan hakları örgütü bunlardan biri.
Açılımı şöyle: İsrail İnsan Hakları Enformasyon Merkezi…
Avukatlar, gazeteciler, bilim insanları ve milletvekilleri tarafından kurulan örgüt yasayı kınamak için yaptığı açıklamada hükümeti eleştiriyor.
***
ABD dışında, Batılı ağır topların İsrail’in karşısında yer alması umut verici bir gelişme oldu tabii…
Örneğin, AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikasından Sorumlu Yüksek Temsilci Federice Mogherini, “Avrupa Birliği, Knesset’in aldığı son kararı şiddetle kınıyor” sözleriyle tepki gösterdi.
BM Genel Sekreteri Antonio Guterras, “Bu yasa uluslararası hukukla ciddi çelişki içindedir. İsrail için önemli hukuksal sonuçları olacaktır” uyarısında bulundu.
Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande da tepki verirken, “İsrail’in getirdiği yeni yasa uluslararası hukuka aykırıdır. Zira işgal edilen toprakların fiili olarak ilhak edilmesi anlamına gelir” diye konuştu. Hollande, İsrail’i işgalci olarak da suçlamış oluyor dolaylı bir şekilde.
***
Bunca tepkiye karşın, İsrail’in kimseyi ciddiye almayıp da Trump’ın yapacağı açıklamayı önemsemesi çok can sıkıcı.
15 Şubat’ta İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu Washington’da Beyaz Saray’da ABD Başkanı Trump’la görüşecek. Trump, yasayı çekin derse çekecek, sessiz kalırsa ya da sırtını sıvazlarsa yoluna devam edecek.
Dünya ve Ortadoğu, ABD ve İsrail ikilisine artık böylesine mahkum olmamalı…