Avrupa’da İslam düşmanlığı artarken İngiltere’nin başkenti Londra’da bir Müslüman aday belediye başkanı seçildi.

Pakistan göçmeni bir ailenin oğlu olan İşçi Partili Sadık Han, Muhafazakâr rakibini geride bırakarak Londra’nın ilk Müslüman Belediye Başkanı oldu.

İslamofobinin yükselişine karşın İngilizlerin bu şekildeki tercihi, toplumdaki önyargıların yıkılması ve hoşgörünün egemen olmasına yönelik bir çağrıydı aynı zamanda.

Sadık Han’ın seçim zaferi, İngiltere’de Müslüman bir politikacının bugüne değin yükseldiği en güçlü pozisyon olarak, ayrıca tarihe geçti.

Londra’da seçim sandığından çıkan bu sonuç, sadece İngiltere’de değil, tüm Avrupa’da Müslüman düşmanlığını kışkırtanları acaba utandırmış mıdır?

 

ABD’nin “PYD” kıskançlığı

 

PYD/YPG’yi bugünkü konumuna taşıyan ABD, örgütün Rusya’yla flörtüne daha fazla dayanamadı ve kıskanç âşık gibi tepki gösterdi.

Pentagon Sözcüsü Albay Steve Warren, PYD’nin Rusya’yla ilişkisinden endişe duyduklarını belirterek, “İki taraf birbiriyle uyumlu değil. Biz biliyoruz ki, PYD bir gün Rusya’yla aynı yatakta olmaktan memnun kalmayacaktır” dedi.

Oysa ABD, Türkiye’nin itirazlarına karşın PYD/YPG’yi silahlandırmış ve IŞİD’le mücadelesi nedeniyle yardımlarını sürdürmüştü.

Ne var ki, PYD daha sonra Rusya’ya ilgi göstermeye başladı ve Moskova’da bir de ofis açtı. Örgüt, şu anda askeri eğitim ve silah yardımlarını Rusya Savunma Bakanlığı’ndan alıyor. (Dünya Bülteni)

 

Almanya: Gönülsüz göçmen ülkesi

 

Almanya, göçmen ülkesi olduğunu artık kabul ediyor. 80 milyon nüfusun 15 milyonu göçmen kökenlilerden oluşuyor.

Başı çekense 3 milyon nüfusla Türkiye’den gelenler.

İkinci sırada 1,5 milyon nüfusla Polonyalılar, üçüncü sırada da 1,2 milyonla Rusya’dan göç edenler var.

Ne var ki, göçmenlerin gözünde Almanya “gönülsüz göçmen ülkesi”. Göçmenlerin yaşam koşulları Almanlarla karşılaştırıldığında hiç iyi değil. Özellikle Türkiye’den gelenler dışlandıklarını hissediyorlar.

Ne var ki, Türkiye kökenliler arasında meslek eğitimi olmayanların oranı yüzde 65 dolayında. Tabii dil yetersizliği de olumsuz bir etken.

Bu durumda Türkiye’den gelen göçmenler entegrasyonda Ruslarla Polonyalıların gerisinde kalıyorlar.

 

Macaristan’ın AB’yle göçmen krizi

 

Başbakan Viktor Orban, göçmen kabul etmedikleri için Brüksel’in kişi başına 250 bin Euro para cezası uygulamasına sert tepki gösterdi.

Orban, orta halli bir Macarın 250 bin Euro’yu kazanmak için yaklaşık 39 yıl çalıştığını belirterek, “Brüksel’dekiler fildişi kulelerde yaşıyorlar. Gerçeklerden haberleri yok” dedi.

Başbakan Orban, Macar halkının ülkesinde kiminle yaşamak istediğine ya da istemediğine kendisinin karar vereceğine söyledi.

Bunun, Macarların hakkı olduğunu ifade eden Viktor Orban, “Ama bu hakkı Macaristan’dan alıp Brüksel isimli kente götürmek istiyorlar” diye konuştu.

AB, Macaristan Parlamentosu’nun izni olmadan da zorunlu yerleştirme kararı alıp uygulamak isteyebilir. Brüksel’in böyle bir yetkisi var.

Ancak, AB-Macaristan ilişkisinin karakolluk olması kaçınılmazmış gibi görünüyor…