Rusya ve ABD için, Irak ve Suriye’de IŞİD’le mücadeleye destek vermek asıl amaçtı.

Ne var ki, giderek bu amaç iki devin Ortadoğu’da askeri rekabetine dönüşmeye başladı.

Bir yandan IŞİD’le mücadele devam ediyordu. Ama diğer yandan Rusya, Suriye’de deniz üssünden sonra hava üssü de kuruyor, buna karşılık ABD de, başta İncirlik olmak üzere Türkiye’deki üslerine uçak, helikopter, silah ve mühimmat yığınağı yapıyordu.

*

İlginç bir durum… Bunun nedeninin salt IŞİD’le mücadele olduğunu öne sürmek inandırıcı olmaz tabii.

Onun için gidişatı, ABD ve Rusya rekabeti olarak değerlendirmek daha mantıklı.

Anlaşılan şu ki, “ABD bölgedeki belirleyiciliğini kaybediyor” şeklindeki iddialar Washington’ı kışkırtıyor.

Hele Rusya’nın Suriye’deki ağırlığı, ilk kez böylesine bariz hale gelince Pentagon’un hassasiyeti daha da yükselmiş oluyor.

İyi de ABD de ağırlığını koyabilirdi. Hatta IŞİD’le mücadelede Rusya’ya gerek de kalmayabilirdi.

*

Ama Obama bu şansını kullanamadı, IŞİD’e asıl darbeyi Rus operasyonları indirdi.

Bir örnek verelim: Rus uçakları, son iki gün içinde 131 sorti gerçekleştirip 237 IŞİD ve El Nusra Cephesi hedefini vurdu. Hedefler arasında El Nusra’nın komuta merkeziyle, IŞİD’in eğitim kampı da bulunuyordu.

Moskova, terörden temizlenmeden Suriye’de siyasi çözümün olamayacağı görüşünde…

ABD yönetiminden böyle bir görüş dile getirildi mi bugüne değin? Ya da Moskova’nın projesine karşılık bir seçenek sunabildi mi, Pentagon?

*

Washington şu anda neyle uğraşıyor?

Amerika’nın Sesi’nden aktaralım: “Washington aylardır Ankara ve YPG eksenli anlaşmazlığı çözmek için çabalıyor.”

IŞİD’e karşı koalisyondan sorumlu Amerikalı General John Allen’a göre söz konusu anlaşmazlık, ABD’nin başındaki en karmaşık sorunlardan biri.

PYD ve onun silahlı gücü YPG’nin Suriye’nin kuzeyinde Fırat’ın batısına geçmesi durumunda “vururum” diyor Ankara…

Ankara gerçekten vurur mu?

Amerikalı bir yetkili “ABD birliklerinin ne kadar yakın olduğuna aldırış etmeden Türkiye YPG’nin güçlenmesine karşı askeri bir tepki verebilir” diyor.

*

Amerikalılar böyle diyor da, Ankara’nın itirazlarına karşın hazırladıkları projeyi uygulamaya da sokuyorlar.

Askeri danışmanlık yapmak üzere gönderilen özel kuvvetler Suriye’nin kuzeyine ayak bastı bile. Belki YPG’de eğitimi de başlattılar.

Ne ki, ilk tepki ABD’nin içinden, Amerikan Dış İlişkiler Konseyi Başkanı Richard Nathan Haass’ten geldi.

Haass, ABD’nin Suriye’ye asker gönderme planının Suriye’nin bölünmesine neden olacağını ileri sürdü.

Amerikalı diplomata göre, ABD askerinin desteğinde Kürtler bir bölgenin sahibi olurken ülkenin kalan kısmının da Suriye devleti, IŞİD ve Nusra arasında bölüneceğini savundu.

*

İyi de, 30 Ekim’de Viyana’daki genişletilmiş zirvede kabul edilen bildirinin birinci maddesi “Suriye’nin birliğini, bağımsızlığını, toprak bütünlüğünü ve seküler karakterini” asli önemde kabul ediyorsa, bölünmeye yönelik girişimin anlamı ne olabilir?

*

İddia şöyle: ABD, YPG’yi bir kara müttefiki olarak kazanıp Rusya’nın 4+1 ittifakıyla (Rusya, İran, Irak, Suriye + Hizbullah) denge sağlama çabası içinde. Ama nafile. Suriye’deki gelişmeleri belirleyen güç, artık 4+1 çünkü…