Fransa, İtalya, İngiltere ve Amerika, 2011 yılında hep birlikte Libya’ya çullanmışlar… Bombalamışlar… Yakıp yıkmışlar… Kaddafi’yi de öldürerek iç savaş çıkarmışlar… Ve istikrarlı bir ülkeyi istikrarsız hale getirmişlerdi.

Şimdi 2015’i bitirmek üzereyiz. Aradan dört yıl geçti…

Peki, Libya ne durumda? Sıralayalım…

Bir: Paralel iki hükümet var. Üçüncüsü de yurtdışında kuruluyor, yani yolda… Bu ne demek? Libya’da yönetim yok demek!

İki: Sahil kenti Sirte IŞİD’in kontrolünde. Libya’da 3 bin civarındaki IŞİD militanının yarısı Sirte’de. Ve örgüt Libya’daki varlığını her geçen gün daha fazla hissettiriyor.

Üç: Birbirine rakip gruplar, aşiretler, mezhepler, mafya benzeri örgütler sürekli çatışma halindeler. Halk bezgin, ne yapacağını bilemiyor.

2011’den bu yana Libya’da durum daha da ağırlaşarak böyle devam ediyor.

Libya’nın bu duruma gelmesinden sorumlu olan Batılılar da zaman zaman toplanarak kendi yarattıkları bataklığa sözüm ona birlikte çözüm arıyorlar.

Ama tabii ki havanda su dövüyorlar.

Toplam 17 ülkenin temsilcileri en son Roma’da BM’nin himayesinde bir araya geldiler. Aralarında Libya’nın bombalanmasına katkıda bulunan Araplar da vardı.

Anlaşmaya varıldı mı, bir plan ortaya çıktı mı, henüz bilinmiyor…

Ne diyorlardı? Libya’nın tek hükümeti olmalı ve tüm gruplar silahlarını IŞİD’e çevirmeli.

İyi de Libya’yı perişan edenlerin yaptıkları yanlarına kâr mı kalacak?

Ne yazık ki, öyle olacak…

 

Yemen de tehlikede

 

Yakın Doğu Haber’in verdiği bilgilere göre Yemen’deki IŞİD militanları başkent Aden’i işgal hazırlığında.

Aden’e ulaşan sahil yolunda militan ve ağır silah yığınağı yapan IŞİD’in El Kaide’yle de işbirliği içinde olduğu bildiriliyor.

Suudi Hava Kuvvetleri uçaklarının bombardımanı nedeniyle Yemen ordusuyla Husi hareketinin geri çekilmesinin ardından, IŞİD ve El Kaide’nin Aden ve çevresindeki etkinliğini artırdığı kaydediliyor.

Irak ve Suriye’de zayıflamaya başlayan IŞİD, Libya ve Yemen’de atağa kalkarak kolay kolay pes etmeyecekmiş gibi görünüyor.

 

İsrail’i nasıl önlemeli?

 

Ortadoğu’da köktendinci militanların yıllardır İsrail tarafından desteklendiğini artık cümle âlem biliyor.

Ne ki, İsrail’in bu politikası Suriye’de IŞİD ve El Nusra Cephesi militanlarına verdiği tıbbi destekle ayyuka çıktı.

Suriye ordusuyla savaşırken yaralanan militanlar İsrail’deki hastanelerde tedavi gördü.

Tel Aviv teröristlere sadece tıbbi destek vermekle kalmadı, onlara finansal yardımda da bulundu.

ABD merkezli Ron Paul Enstitüsü Başkanı ve Cumhuriyetçi Parti eski senatörlerinden Daniel McAdams bu nedenle, ABD’nin İsrail’e sağladığı askeri ve mali desteğin sorgulanması gerektiğini savundu. (Kaynak: Sputnik)