ABD’nin bölgedeki gücünde bir şeyler oluyor demiştik ya, bu durumun şu aşamadaki en önemli kanıtı Rusya’nın “Suriye” politikasında yaptığı ataktır.
Rusya, iç savaş süresince, uzun yıllar öncesinden askeri anlaşması bulunmasına karşın Suriye’ye desteğini, ABD’nin tepkisini çekmeyecek bir düzeye indirmişti.
Ama artık öyle değil…
Anlaşması yapıldığı halde gönderilmesini geciktirdiği savaş uçaklarıyla askeri teçhizatı daha fazla bekletmeden Şam’a teslim etti. İnsani yardım desteğini artırdı. Bu arada Rus silah ve teçhizatının kullanımı, bakımı ve onarımı konusunda eğitim vermek üzere Suriye’ye askeri uzmanlar gönderdi.
***
Şimdi ABD “neler oluyor?” tedirginliğinde.
Olan şu: Rusya, Suriye sorununu, değişen koşullar çerçevesinde ve yeni bir bakış açısıyla ABD ile birlikte yeniden masaya yatırmak istiyor.
Rusya’nın amacı, IŞİD karşıtı uluslararası koalisyonun Şam yönetimiyle ve Suriye ordusuyla işbirliğine girmesini sağlamak.
***
Moskova bunu niçin istiyor? Terörle mücadelenin ancak o zaman başarıya ulaşacağını düşünüyor.
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Avrupa ülkelerinin çoğunda Şam’a karşı ittifakın zararlarının anlaşıldığını ve bu nedenle tutum değişikliğine gidildiğini belirterek ABD’ye çağrıda bulunuyor:
“Sizinle Suriye konusunu yeniden görüşmeye hazırız. Suriye’de kazaların yaşanmaması için Rus ordusu ile ABD ordusu arasında koordinasyon kurulmasını istiyoruz.”
***
Rusya tarafının önerisi ilginç… Ve ilk kez açıkça dile getiriyorlar.
Ruslar bugüne kadar Suriye’de savaşa girmediler ama demek ki, artık girmeyi düşünüyorlar. ABD ordusuyla Suriye hava ve kara sahalarında “trafik kazası” yaşanmaması için de “Gelin koordinasyon kuralım” diyorlar.
Anımsayalım, ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, “Suriye içinde IŞİD’le mücadele eden koalisyonla çatışma riskinden” söz etmişti.
Lavrov böylece, “koordinasyon” diyerek Kerry’yi de yanıtlamış oluyor.
***
Rus Bakan, Ortadoğu’da terörün artış nedenlerine değinirken de şunları söylüyor:
“Ortadoğu’da bazı yönetimleri devirmeye yönelik çabalar IŞİD’in büyük bir tehlikeye dönüşmesine ve herkesi tehdit etmesine yol açtı. Rusya’nın desteği Esad yönetimine değil, Suriye hükümetinin teröre karşı savaşınadır.”
Lavrov’un diplomatik bir incelikle yaptığı bu eleştirinin sert olanı Alman Sol Parti Milletvekili Sahra Wagenknecht’en geliyor:
“ABD’nin başlattığı kanlı savaşlar, Ortadoğu’yu bir terör ve yıkım bölgesi haline getirdi. Göçmen krizi, ABD’nin, Avrupalı müttefiklerinin de yardımını alarak, Ortadoğu’da uyguladığı politikaların sonucudur.”
***
Washington, şimdilik, Rusya tarafının çağrısını duymuyormuş gibi yapıyor ve görüşünü tekrarlıyor:
“Biz, Rusya dahil herhangi bir ülkenin Esad rejimine vereceği desteğin doğru olmadığını açıkça belirttik. Bu durum, Suriye krizinin çözümüne yardım etmeyecektir. Kaygılıyız. Suriye’de artan Rus askeri varlığı, ülkede şiddet ve istikrarsızlık durumunu daha da artıracaktır.”
***
Öyle anlaşılıyor ki, ABD ve Rusya’nın dışişleri bakanlarının görüşmelerinden olumlu bir sonuç çıkmıyor.
Peki, 28 Eylül’de New York’ta toplanacak olan BM Genel Kurulu’nda Obama ile Putin arasında bir görüşme yapılması gündemde mi? Belli değil.
Kremlin, Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Genel Kurul için New York’a gideceğini açıkladı; hatta yapacağı konuşmanın içeriği de duyuruldu.
Buna göre Putin, BM Genel Kurulu’na seslenirken dünyada ve Ortadoğu’da terörizmle mücadele konusuna ağırlık verecek.
***
IŞİD’le mücadele, ABD ile Rusya arasında işbirliğini gerektiriyorsa-ki gerektiriyor-bunun sağlanması için bölge ülkeleri de çaba gösterebilir.
IŞİD varlığını sürdürürken kimsenin ‘Ben egemenliği paylaşmam, bu bölgenin patronu benim’ demeye hakkı olmamalı…