Amerikalı ünlü sinema oyuncusu Sean Penn bu kez filmiyle değil, ama film gibi bir serüvenle gündeme geldi.

Tanınmış aktör, küresel âlemin efsanevi uyuşturucu baronu Meksikalı Joaquin Guzman’la öyle bir röportaj yaptı ki, ortalık yıkıldı.

Guzman kaçaktı, geçen yıl akla zarar bir planla Meksika’nın en sıkı korunan cezaevinden kaçmıştı.

Yerin 19 metre altına kazılan 1,5 kilometre uzunluğundaki tünelden, ‘çok az oksijenin bulunduğu ortamda kullanılmak üzere özel olarak tasarlanmış bir motosikletle’ çıkıp sırra kadem basmıştı.

Bu büyük firarın planı, Guzman’ındı elbette. Ama uygulamadaki başarı da mühendislerinindi.

Evet, uyuşturucu kralının mühendisleri de vardı ve onları tünelin kazılacağı derinlikteki su tabakasıyla nasıl baş edeceklerini öğrenmek için Almanya’da üç aylık eğitime göndermişti.

Guzman’ın serüveni Sean Penn için müthiş bir öyküydü, senaryo haline getirilebilir ve filme çekilebilirdi.

Ne ki, böylesine sofistike bir firar planının bir de zayıf halkası vardı. O da Guzman’ın kendisiydi. Ünlü uyuşturucu kaçakçısı kendi zekâsına ve sezgilerine aşırı güven duyuyordu ve de Meksikalı güvenlik yetkililerini hafife alıyordu.

Oysa Meksika’nın arkasında ABD vardı. Guzman Meksika’da yakalanacak ve ABD’ye teslim edilecekti.

Sean Penn’in Guzman’a ulaşması, Meksika ile ABD’nin de ulaşması anlamına gelecekti.

Nitekim öyle oldu. Ekim ayıydı. Röportaj 7 saat sürdü. Rolling Stone dergisinde yayınlanacaktı. Meksika yayını beklemedi. Guzman, geçen cuma Los Mochis kentinde gizlendiği otel odasında yakayı ele verdi. Ertesi gün ise röportaj Amerikan Rolling Stone dergisinde okurla buluştu.

Tabii şimdi ünlü aktörün başı dertte; hem de çift taraflı dertte…

Birincisi, Meksika soruşturma başlatabilir; ikincisiyse Guzman tarafının öfkesi… Meksikalı yetkililer, Guzman’ın yakalanmasında Penn’in röportaj çabasının katkısı olduğunu gizlemeye gerek duymuyorlar.

Bir de olayın ABD ayağı var: Amerikan istihbaratı, Sean Penn’in film yapma niyetini yeterli bir gerekçe olarak kabul edecek mi?

Ama tüm bunlar bir yana ünlü sinema oyuncusu Penn’in yaptığı büyük gazetecilik… Tabii Amerikan medya dünyasında onu kıskananlar olacaktır…

 

Suriye’de Kürt-Arap ittifakı

 

ABD ve Rusya, Suriye’deki Kürtleri ve Arapları bir ittifak içinde toplayarak Cenevre’de yapılacak görüşmelerde masaya oturtacaklar.

“Demokratik Suriye Konseyi” adı verilen ittifaka Washington’ın talebiyle ayrıca Hıristiyan, Ezidi ve Süryani grupların da alınması söz konusu.

Kürt ağırlıklı güç birliği Suriye’de laik ve kuvvetler ayrılığına dayalı siyasi sistem oluşturulmasını hedefliyor.

İttifakın eş başkanı Heysem Menna, Cenevre’de BM Özel Temsilcisi Staffan de Mistura’nın himayesinde yapılacak tüm müzakerelere katılmaya hazır olduklarını bildirdi.

Mistura ise 25 Ocak’taki Cenevre görüşmelerinden önce Suriye hükümeti ile muhalif gruplar arasındaki görüşme planına yönelik çabalara BM’nin tam destek verdiğini belirtti.