ABD ve Avrupa… Kapitalizmin devleri… Daha önce iki kez yaptıkları gibi… Ekonomik krizi yeni bir dünya savaşıyla mı çözmeye kalkışacaklar?
Savaş hazırlıklarına ve askeri harcamalardaki artışa ilişkin somut veriler olmasa bu soruyu sormaya gerek olmazdı.
Ama ne yazık ki, dünyayı yöneten liderlerin çapı bu kadarına yetiyor.
En akıllısı bile krizden çıkış için düşman yaratmanın peşinde.
Düşman olmadan savaş olmaz çünkü.
Örneğin ABD’nin Rusya ve Çin düşmanlığı…
Gerçi Pentagon, Çin’i ayırmaya gayret ediyor ama Avrasya’nın ve Asya’nın devleri birlikte dikiliyorlar Batı’nın karşısına.
ABD ısrarla Batı için en büyük tehdidin Rusya olduğunu ileri sürüyor.
İngiltere’yse daha da öteye geçiyor ve “Rusya herkes için tehdit” diyor.
Ama Batı ne derse desin Rusya ve Çin birbirlerinden kopmuyorlar; tersine Hindistan’ı da yanlarına alarak uluslararası ve bölgesel sorunlarda etkin rol oynayacak yeni bir dünya üçlüsü oluşturuyorlar.
Üçlünün dışişleri bakanları her yıl bir araya geliyorlardı gelmesine de, iş ve güç birliği gereksinmesi bugüne değin böylesine dayatmıyordu.
Şimdi Moskova’da yapılacak dışişleri bakanları toplantısının gündemi, hiç olmadığı kadar ağır sorunlarla yüklü.
Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Lu Kang, uluslararası ve bölgesel sorunlarla üçlü somut işbirliğinin derinleştirilmesi konularının görüşmelerin temelini oluşturacağını bildirdi.
Rusya Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamadaysa Suriye, Irak, Afganistan ve Libya’daki durumun özellikle üzerinde durulacak konular olduğu kaydedildi.
Söz konusu ülkeler dünyada gerilimin en yoğun olduğu coğrafyalarda bulunuyor.
Bu coğrafyalar, bu hale nasıl geldi? ABD ve NATO’nun müdahaleleriyle… İyi de şimdi onlar kurtarıcı mı oldular?
Artık sorun bu! Onlara bırakmamak gerekiyor.
Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, Hindistan Dışişleri Bakanı Suşma Svaraj ve Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov yarın, belki de bu sorunu görüşmek üzere bir araya geliyorlar.
Suudi Kralı’ndan ABD’ye “11 Eylül” tehdidi
ABD’deki 11 Eylül saldırısında Suudi Arabistan’ın parmağının olduğu, ilk günden itibaren konuşulan en ciddi iddiaydı. Ne ki, George W. Bush döneminde bu iddia ne zaman gündeme getirilse hep üstü kapatılıyordu. O zamanlar bu durum ABD’nin petrol bağımlılığıyla ilişkilendiriliyordu.
Ama şimdi Kongre’de 11 Eylül olaylarında Suudi Arabistan’ın rolünün olduğunu savunan ve Riyad’a ABD’de yargılanma yolunu açabilecek olan bir yasa tasarısından söz ediliyor.
Kral Selman, buna karşılık olarak, Washington’ı ellerindeki 750 milyar dolar değerindeki FED tahvilleri ve bonoları satmakla tehdit ediyor. Ayrıca tasarının Kongre’den geçmesini engellemek için müthiş bir lobi faaliyeti sürdürüyor.
Belli ki, yasanın Kongre’den geçmesinden büyük endişe duyuyorlar.
Tehdit de, doğrudan Kral’dan geldiğine göre durum çok ciddi.
Ne var ki, saldırıda Dünya Ticaret Merkezi’nde yaşamını yitirenlerin yakınları da Kongre’deki süreci izliyorlar. Kocasını yitiren Mindy Kleinberg şöyle diyor: “Hükümetimizin böyle bir olayda Suudi Arabistan’a arka çıkmasını düşünmek bile hayret verici bir olay.”