Evet, IŞİD sorunu ABD-Rusya işbirliğini zorunlu kılıyor ama Başkan Barack Obama’nın yaklaşımı buna olanak tanıyacak gibi görünmüyor.
Obama, hafta sonunda, Maryland eyaletindeki askeri üssü ziyaret etti ve burada umutları söndüren bir açıklama yaptı. Açıklama şöyleydi:
“Rusya’nın Esad’a yatırım yapma yönündeki stratejisi bence büyük bir hata. Ve biz bunun hata olduğunu söylemeyi sürdüreceğiz. Eğer Rusya bizimle ve 60 ülkelik koalisyonla birlikte çalışmayı istiyorsa, o zaman, Esad’ın olmadığı, ılımlı, laik ve kapsayıcı güçlerin yeni bir koalisyonunun bir araya geldiği ve ülkede düzenin yeniden kurulduğu bir siyasi çözüm ihtimali olur.”
***
Rusya Esad’la, ABD Esad’sız dediğine göre işbirliği mümkün değil tabii…
Ancak Obama’nın söylediklerinin de ne kadarı gerçekleri yansıtıyor, ne kadarı abartılı görünüyor; o da tartışmalı bir konu.
Örneğin, “60 ülkelik koalisyon” iddiası… Nerede bu 60 ülke, bilen var mı?
ABD+Arap ülkeleri+AB… Toplarsak 60 eder mi?
Arap ülkeleri arasındaki çatlak bir yana AB ülkeleri de bölünmüş durumda.
AB içinde ABD’nin Ortadoğu politikalarının sorgulanmaya başlandığını görüyoruz artık.
***
İşte Fransa, İtalya ve İspanya’nın son çıkışları… Kerhen de olsa, Suriye’de siyasi bir çözümün Esad’la gerçekleşebileceğini savunuyorlar artık.
Oysa söz konusu bu üç büyük ülke, bugüne değin, ABD’nin politikalarını paylaştılar Suriye sorununda. Ama şimdi, “Yeter!” diyorlar.
Fransa bu açıdan anlamlı bir örnek; nedeni, ABD’nin Suriye politikasının en ateşli destekçilerinden biriydi. Dışişleri Bakanı Laurent Fabius, Esad’ın devrilmesini isteyenlerin başında geliyordu. Ama şimdi, Esad’ın görevden ayrılmasının krize çözüm olmayacağını söylüyor.
İtalya Başbakanı Matteo Renzi ise “Kaddafi’yi kovmak iyi bir fikir miydi, emin değilim. O, tabii ki, tehlikeli bir diktatördü, ancak dış politikada akılsızca yaklaşımlara dikkat etmek gerekir” diyor.
***
İspanya ise sorunu daha açık bir şekilde dile getiriyor. Dışişleri Bakanı Jose Manuel Garcia-Margallo’nun açıklaması şöyle:
“Bugüne kadar 250 bin kişinin ölümüne neden olan bu savaşın daha fazla insani trajediye yol açmasını istemiyorsak, Esad rejimiyle müzakereye oturmalıyız. Hoşumuza gitsin ya da gitmesin, Esad hükümeti BM Genel Kurulu’nda temsil ediliyor.”
Ve İspanya, Suriye politikasında ABD’den ayrılırken Esad’lı çözüm için harekete geçiyor.
Dışişleri Bakanı Margallo, İspanyol televizyonu 13’te katıldığı bir programda, Suriye Devlet Başkanı Esad’la müzakereyi başlatmak için görüşmeler yaptığını açıklıyor.
Bu, yeni bir durum. İspanyol Bakan, sözünü ettiği görüşmeleri AB’den, özellikle de Fransa ve İtalya’dan ve de Almanya’dan habersiz yapıyor olamaz.
Olamaz çünkü Margallo, Suriye’ye yönelik askeri bir müdahaleye AB’nin asla katılmayacağını da savunuyor.
İspanya Dışişleri Bakanı, Irak Savaşı’ndan sonra Arap ülkelerinde ve İslam dünyasında Batı’ya düşmanlığın arttığını, “Sizin ordularınızın orada ne işi var” diye sorulduğunu belirterek AB ülkelerinin bir daha bu riski almayacağını öne sürüyor.
***
İyi de Washington ne diyecek bu duruma?
Suriye krizinde Fransa, İspanya ve İtalya’nın politika değişikliği, Rusya’ya yakınlaşmayı, ABD’den uzaklaşmayı getirecek.
Sonuçta Putin’in eli güçlenirken Obama’nın eli zayıflamış olacak.
Almanya tepki verdi mi? Yalnız mı kalmış? Fransa, İtalya ve İspanya, Berlin’i devre dışı mı bırakmışlar?
Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier’ın Moskova’yı Suriye’yle ilgili olarak tek başına kararlar almaması konusunda uyarması daha çok ABD politikasına paralellik gösteriyor.
Obama, Rusya’ya koalisyonla birlikte çalışması tavsiyesinde bulunmuştu.
Steinmeier de aynı şeyi tavsiye ediyor.
***
Ve… Bu tabloda kazanan Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’mış gibi görünüyor.