Polonya mı AB’ye, AB mi Polonya’ya?

AB bastırıyor: Hükümet, devlet televizyonuna başkan atayamaz, anayasa mahkemesi üyelerini seçemez, medyayı kontrolü altına alamaz, basın özgürlüğünü yok sayamaz, hukuk devleti ilkesini bir yana bırakamaz, AB üyesi ülkenin uyması gereken kurallar vardır, bu kurallara uymam diyemez.

Polonya ise direniyor: AB, iç işlerimize karışamaz!

Ekim ayındaki seçimlerde tek başına iktidara gelen yeni sağ-muhafazakâr-milliyetçi hükümet, anayasayı değiştirerek antidemokratik uygulamalara geçti. Ve büyük bir hızla kendi elini güçlendirirken muhalefeti etkisiz hale getirdi.

AB bunun üzerine Polonya’ya “hukuk devleti” soruşturması başlattı. Soruşturmanın öncelikle odaklandığı nokta, anayasa mahkemesinin işleyişini değiştiren yargı reformu… AB, söz konusu reformun yargıçların bağımsızlığını kısıtlayacağını, medya yasasının da basın özgürlüğünü yok edeceğini ileri sürdü.

AB ve Almanya, Polonya’nın üzerine çullanacaklar mı, yoksa alttan mı alacaklar?

Evet, bakalım kim kime teslim olacak?

Geçmişte faşizmin yükselişi serüvenini bir kez daha gözden geçirmekte yarar var. Avrupa’daki muhafazakâr-milliyetçi dalga Polonya’yla sınırlı değil çünkü…

 

Alman turistler ve Tornadolar

 

IŞİD’in Sultan Ahmet saldırısı için ilginç bir bağlantı iddiası Avrupa’nın iki önemli gazetesinden geldi. Gazetelerden biri, Frankfurter Allgemeine Zeitung’du, Türkiye’den havalanarak Suriye’deki operasyonlara katılan Alman Tornado uçaklarıyla saldırı arasında bağlantı kuruyordu. Gazete, “Tornado keşif uçaklarının göreve başlamasından 4 gün sonra İstanbul’da bir grup Alman turistin öldürülmesi rastlantı olamaz” diyordu.

Aynı iddiayı ortaya atan İtalyan La Stampa gazetesi de bağlantı olasılığını şöyle savundu:

“Suriye’de IŞİD’e karşı savaşa katılan Alman Tornadoları Türkiye’deki NATO üslerinden havalanıyor. İstanbul’un göbeğinde Alman turistlere düzenlenen saldırı için belki bu yeterli bir nedendir.”

Diyoruz ya, ilginç bir iddia, ne ki, üzerinde durulabilecek olasılıklardan sadece biri.

 

“Birliğin Durumu” ve Obama’nın talihsizliği

 

ABD Başkanı Barack Obama’nın “Birliğin Durumu” üzerine yaptığı son konuşma çok talihsiz bir olayın ardından geldi.

İran, Basra Körfezi’nde donanma üssü olan Farsi Adası yakınlarında ABD’nin iki savaş botuna el koymuş ve biri kadın 10 askeri esir almıştı.

Pentagon, Dışişleri Bakanlığı’nın çabalarıyla İran’ın elindeki askerleri ve botları kurtarmaya çalışırken ABD’de Başkan Obama “Birliğin Durumu” konuşmasında “ABD dünyanın en güçlü ülkesidir. Nokta. Aksi, söz konusu bile değildir. Askerlerimiz, tarihin gördüğü en iyi savaşçılardır” diyordu.

Sonra, öğrenildi ki, Pentagon savaş botlarının İran’ın sahasına girdiğini kabul etti, Washington Tahran’dan özür diledi ve iş tatlıya bağlandı.

Ne var ki, bu arada, Obama’nın “ABD’nin dünyanın en güçlü ülkesi” olduğuna ilişkin söylevi güme gitti.