Donald Trump’ın ABD başkanlık koltuğuna oturmasına üç gün kaldı.
Avrupa şunu merak ediyor: Trump koltuğa oturduktan sonra da aynı minvalde konuşmayı sürdürecek mi?
Müstakbel Başkan son olarak, Almanya’ya ve AB’ye verdi veriştirdi.
Almanya için öyle laflar etti ki, Berlin’de Trump’ın söyledikleri ciddiye alınırsa, kesin kavga çıkar.
O nedenle Federal Hükümetin Sözcüsü Steffen Seibert, yangına körükle varmak yerine, soğukkanlı olmak gerektiğini belirtti.
Seibert’e göre Trump’ın şimdi söyledikleri değil, koltuğa oturduktan sonra yapacakları önemliydi.
Zaten Başbakan Angela Merkel de, “Başkan’ın yemin törenini bekliyorum, sonra tabii ki onunla her seviyede çalışacağız” diyerek sabırlı olmayı tavsiye etti.
*
Soğukkanlı Merkel, deli dolu Trump’ı frenleyebilecek mi?
Bu, zor gibi görünüyor.
Nedeni, Trump’ın her şeyi biliyor olması (!)
Her şeyi bilmiyor tabii ki: Ama biliyormuş gibi tavır sergilemesi… Üstünlük kompleksi… Kişilikten kaynaklanan sorunlar… Ruhsal rahatsızlıklar ve benzeri olumsuzluklar…
Örneğin Merkel, ülkesinin niçin sığınmacıları kabul ettiğini Trump’a nasıl anlatacak?
Trump diyor ki: “Bence Merkel kaçakları ülkeye almakla felaket bir hata yaptı. Kimse bu insanların nereden geldiğini bile bilmiyor. Bence çok büyük, çok kötü bir hata bu… Merkel’le görüşeceğim. İnsanlar hata yapar.”
Evrensel değerler, insani değerler, tehlikeyi fırsata çevirme becerisi, Almanya’nın dünyaya verdiği görüntü vs.
Merkel, tüm bunları anlatsa da, Trump, Berlin’in ne yapmak istediğini anlayabilir mi?
*
Artık gizlisi saklısı kalmadı; Donald Trump Almanya ile birlikte AB için de ne düşünüyorsa söylüyor.
Uluslararası ilişkilermiş, diplomasiymiş, müttefiklikmiş umurunda bile değil.
Bakın ne diyor: “AB, Almanya’nın kullandığı bir araçtır ve ABD’yi ticarette zayıflatmak için kurulmuştur. İngiltere bu yüzden AB’den çıkmıştır. Bu da İngiltere için çok akıllıca bir karardır.”
Trump’ın aklına geleni söylemesine açıksözlülük diyemeyiz.
Bu başka bir şey…
*
Örneğin seçilmiş ABD Başkanı, Alman otomotiv devlerine takmış durumda.
Wolkswagen ve Audi’nin Meksika’da üretim yapması öfkelendiriyor Trump’ı, “Meksika’yı bırak, ABD’de üretim yap” diyor ünlü tröstlerin yetkililerine.
Ne ki, Wolkswagen marka direktörü Herbert Diess Meksika’da üretime devam edeceklerini, buna karşılık ABD’de Tennessee fabrikasında kapasiteyi artırabilecekleri yanıtı veriyor.
Trump’ın baskısı tabii ki “serbest piyasaya müdahale” niteliği taşıyor ve “korumacı” politikaların işareti oluyor.
İhracat odaklı Alman ekonomisi ABD’deki korumacılıktan zarar görecektir elbette.
Ama Trump’ın amacı da bu değil mi?
*
Almanya’daki baskın görüş şöyle:
“Donald Trump daha resmi olarak görevine başlamadan zaten düzensizliğin hâkim olduğu dünyada daha da fazla karışıklığa neden oluyor.”
*
Trump’la ilgili kafalardaki soru şu:
“Bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete…” durumunda mı dünya?