Kıymetli okurlarım. Her zaman güncel bilgiler ile şekillenmiş, tecrübe ve çağlardan beri süregelen yaşam tarzlarının karışımlarından oluşan bilgi birikimlerini sizlere aktarmaya çalışıyorum. Toplumda yaşayan her bireyin kendine ve etrafındakilere karşı görevleri vardır. Ben bir iç hastalıkları uzmanı hekimi olarak sizlere karşı olan görevimin bir kısmını bu bilgileri aktararak gerçekleştiriyorum.
Tıp dünyasının saygın dergilerinden olan LANCET adlı dergide bundan çok kısa süre önce bir makale yayımlandı (30 Ağustos 2014). Daha önceleri zaten kanıtlanmış olan bazı bilgilerin teyidi şeklinde olan bir makale idi.
Vücutta yağlanma arttıkça bazı kanser türlerine daha sık rastlanılmaktadır.İngiltere’de 16 yaşından büyük 5 milyon 240 bin kişi yaklaşık 8 yıl takip edilmiş. Bu insanların 166 bin 955 inde farklı kanserler gelişmiş. 22 çeşit kanserden 17 tanesinin vücudun yağlanması ile birebir ilişkili olduğu saptanmış. Yağlanma arttıkça rahim, böbrek, safra kesesi, tiroit, kan (lösemi), karaciğer, yumurtalık, kalın bağırsak kanserlerinde artış da o derece fazla olmuş. Ayrıca menopoz dönemi sonrası meme kanserlerinde de artış saptanmış.
Bu satırlardan sürekli olarak doğal gıdalar ile beslenmenin önemli olduğunu yazmaya gayret ettim. Çünkü, sosyo kültürel düzeyi ne olursa olsun pek çok insanımız, beslenmesini arabasına benzin koyar gibi gerçekleştirmekte. Oysa sizler aldığınız gıdaların kalitesine bağlı olarak vücudunuzda kanser ile savaşacak asker hücrelerinizi oluşturacaksınız. Beyin hücreleriniz aldığınız gıdalardan yararlanarak hesap, kitap, duygu, düşünce işlevlerini gerçekleştirecek. Kalbinizi bir pil olarak düşünün. Bu pilin 70 kilo bedene harcadığı güç ile 100-120 kilo ve daha fazla bir bedene harcadığı güç farklı olacak, çabuk yorulup pes edecek.
Ayak bileği, diz eklemi, kalça eklemine, omurganıza binen yük fazlalaştıkça buralarda hasarlar oluşacak. Boş bir kamyon ile mermer taşıyan bir kamyonun gittiği asfalt nasıl farklı şekillenirse, eklemlerimize olan da budur. Montaigne diyor ki, dünyaya geldiğimiz gün bir yandan yaşamaya bir yandan ölmeye başlarız. Bu süreci en hafif atlatmanın yolu doğal, sağlıklı beslenmek ve kaslarımızı hareket ettirmekle gerçekleşir.
O zaman: Ne ekersen onu biçersin sözünü yabana atmayın. Kapınızda en pahalı arabalarınız, uşaklarınız, hizmetçileriniz de olsa sağlığınız gitti mi her sabah sokak sokak gezerek başında tepsisini taşıyan simitçiye bile gıpta edersiniz. Koca Sultan Süleyman kuvvetten yavaş yavaş düşmeye başladığında anladıki sağlık da sağlık. Gerisi yok.