Kıymetli okurlarım. Hastalıkların anası olan metabolik sendromun da anası vardır, obezite. Dünya artık bunu bir dış görünüş bozukluğu olarak değil, insülin direnci, karaciğer yağlanması, tansiyon yüksekliği, damar sertliği, diyabet gibi hastalıkların tamamına yol açabilen bir tehlike olarak görüp tedavi ediyor. Lütfen dikkat edin. Obeziteyi tedavi ediyor.
KAFATASIMIZ VE BEYNİMİZ KÜÇÜLÜYOR
Boston Üniversitesi’nde 733 insan üzerinde yapılan çalışmada obez insanlarda beyin hacminde azalma saptamışlardır. Her hastanın beyin MR’ları çekilmiştir. Yaşlanma, alzheimer, depresyon ve şizofreni gibi hastalıklarda miktarı artan beynin bir bölgesinin (temporal boynuz denilen bölge) obez insanlarda da arttığı bulunmuştur.
Yapılan bazı çalışmalar, tarım devrimine geçilmesinin yani insanların tahıllar ile beslenmeye başlamasının ardından beyin dokularımızın küçüldüğünü açıklamaktadır. Beyin için gerekli olan birtakım protein ve vitaminlerin bu dönem ile birlikte eksik alınmaya başlandığı belirtilmektedir.
İnsülin direnci olan obezlerde çene kemiğinde kemik yapım hızının azalıp kemik erimesinin arttığı bazı çalışmalarda gösterilmiştir. Benzer şekilde beslenme sistemimizin giderek genetik emirler dışında biçimlenmesi, kafatası kemiklerimizin incelmesine neden olmuştur.
SIK SIK YEMEK ZAYIFLATIR MI?
Günümüzde pek çok uzman sık aralıklar ile az yemek yemenin, aynı kaloride, ancak daha az öğün yiyenlere göre zayıflatıcı etkileri olduğunu söylemektedir. Bunu savunanların ortak fikri, sık ve az yemek yemenin, besinler sindirilirken daha fazla ısı enerjisi artışı ve dolayısı ile daha fazla kalori yakıldığı yönündedir. Ancak dünyanın sayılı tıp dergilerinde bunun aksini söyleyen pek çok çalışma mevcuttur. Yani az ve sık yemek yemek ile öğününde yemek yemenin farkı yoktur. Hatta 2 öğün arasındaki açlık döneminde yağların yakıldığına ait pek çok literatür, ortaöğrenim biyoloji kitaplarında da konu ile bilgiler mevcuttur. Hatta bazı çalışmalar ise sağlam yenilen 2 öğünün (sabah ve akşam) çok daha sağlıklı olduğunu belirtmektedir.
GİZLİ ŞİŞKOLAR
Kanda aşırı şeker ve trigliseritlerin (kan yağları) varlığı bir müddet sonra leptin denilen (dur artık yeme dedirten hormon) hormonun mesajlarının beyin tarafından algılanmasını azaltır. Karşıdan bakıldığında kilolu görünmeyen bazı bireylerde karın içi organlarda ve bu organların çevrelerinde yağ birikmeleri olur. Bu kişiler de risk taşırlar. Görünürde fit olsalar bile vücut yağları sağlığa zararlı miktarlardadır ve kas kitleleri azdır. Hormonal açıdan, özellikle tiroid ve üreme hormonlarının fonksiyonları açısından yetersizdirler. Bunlar gizli şişkolardır.
Pek çok hastam başkaları ne güzel börek çörek, tatlı yiyor ama kilo almıyor dediklerinde hep gülerim. Kananatimce yukarıda yazdıklarım bu konuda ikna edici olmuştur. Derler ya içi beni yakar, dışı seni. İşte öyle bir şey bu.