Lionel Andrès Messi, dünyaca tanınan ünlü Arjantin’li futbolcudur.
24 Haziran 1987 Tarihinde doğmuştur. Aile aslen İtalyan kökenlidir.
En önce doğduğu kent olan Rosario’nun (Arjantin) Newell’s Old Boy’s takımında 8 yaşında iken futbola başlamıştır. 2000 Yılı’nda ailesi tarafından büyüme geriliği endişesi ile tedavi görmesi için Barcelona’ya taşınmışlardır.
2004 Yılı’nda da Barcelona’da top oynamaya başlamıştır. Dünyanın sayılı futbolcuları arasında sayılmaktadır.
170 cm boyunda, evli ve 3 çocuk babasıdır. Profesyonel futbolcuların maçlarda ne giydiklerini hemen hemen hepimiz biliriz. Forma haricinde ayaklarında da krampon denilen bir çeşit futbola özgü ayakkabılar vardır. Kramponlar futbol oynarken ayakların çim saha içinde daha iyi tutunmasını sağlar. Çim sahalarda futbolcuların daha etkin olmalarında rol oynarlar. Kramponlar giyilmediğinde ve doğru seçilmediğinde önemli sakatlanmalara ve performans düşüklüklerine neden olurlar. İşin özüne ve konunun başlığına lâfı getirecek olursak koca Messi bile kramponları olmadan normal bir spor ayakkabısı ile 90 dakika yeşil sahalarda ne derece top oynayabilir sorusunun cevabını varın sizler bulun…
Kıymetli okurlarım…
Neden böyle bir ön giriş yaptığımı şimdi sizlere açıklayacağım. Günümüzde net olarak kanıksanmış bir durum var. ilaç kullanmadan bazı durumların asla düzelemeyeceğine içinde bulunduğumuz yaşam tarzı bizleri inandırmıştır. Oysa her daim öyle olmadığını bazı örnekler ile bunları size anlatayım. Kalp damar sistemi ilaçlarından bazılarını ele alalım. Tansiyonunuz yüksek, kan yağlarınız yüksek, şekeriniz normali bayağı aşmış ve insülin direnciniz gelişmiş diyelim. Gittiğiniz hekim bunlara ilâveten başka tetkikler ve girişimler de yaptırarak sizlere 3-5 adet ilaç veriyor. İlaçları iyice anlatıyor, hatta beslenmenizi düzenlesin diye bir liste veriyor veya bu konuda eğitimli bir kişiye sizi yönlendiriyor ve biraz zayıfla diyor.
Aslında en önemli kısım en sonda saklı ve bunu anlatmak genellikle saniyeler alıyor. Konfüçyüs en iyi hekimi tanımlarken ne iyi tedavi edeni, ne iyi teşhis koyanı değil, size hasta olmamayı öğreten en iyi hekimdir der.
Yukarıda bahsedilen tansiyonu yüksek, kan şekeri ve kan yağları yüksek, insülin direnci, karaciğer yağlanması olan hastaya iyi bir beslenme önerileri ile birlikte (bu asla kibrit kutusu kadar statükocu diyetler ile olmamalıdır) hareketli bir yaşam tarzı kazandırılırsa ve eksik olan mineral, vitamin ve diğer biyokimyasallar yerine konulursa belki de kişi ilaca gerek kalmadan toparlayacaktır.
Bugüne kadar olan tecrübem bu iyileşmenin % 80 lerden daha fazla olduğu yönündedir. Sadece karın yağlarından 5 kilo veren hastalarda 3 çeşit yüksek tansiyon haplarının 1 tanesi ile kontrolün sağlandığını, kan yağlarının normale geldiğini bir çok defa gördüm. Bir çok hastada kalp duvarlarında ve kalp odacıklarını ayıran kastaki kalınlaşmaların normale geldiklerine şahidim.
Daha bir çok iyileşme örneklerini kilonuzu normal düzeylere ve normal yollar ile getirerek sağlamanız mümkündür. Normal kavramını sabahtan akşama kadar aç kalarak ve saçma sapan beslenme önerileri ile değil, sağlıklı beslenerek ve hareketli bir yaşam tarzı geliştirerek kazanmanız olarak belirtmeliyim. Kıymetli okurlarım. Kader dediğimiz şey biraz da bizim elimizde değilmi?
Kendi gayretlerimiz veya tam tersi gayret göstermememiz kaderimizi etkilemiyormu? Koca Messi iseniz bile kramponlarınızı takmadığınızda ne kadar performans gösterebilirsiniz. Lütfen bir tarafta ilaç kullanarak bir tarafta da gayretiniz ile (çözüme ulaşabilecek bir hastalık açısından) tedavinize yön vermeyi düşünerek empati yapın.
Doğru sonuca kesinlikle ulaşacaksınız.