Dr. Mete Ekşioğlu
Dr. Mete Ekşioğlu
E-Posta: [email protected] YAZARIN TÜM YAZILARI

Kalori mi dediniz?

Geçtiğimiz hafta bir ulusal kanalda obezite ve etkileri konulu bir program vardı. İç hastalıkları, nöroloji, cerrahi, psikiyatri uzmanları ile tıp hekimlerinin dışında bir de diyetisyenin konuk olduğu program pek çok açıdan yararlı idi. Keşke böyle programların sayısı artsa (ve keşke  konuşmacılar birbirlerine biraz daha konuşma etiği açısından saygılı olsa), keşke obezitenin bir hastalık olduğu ve tedavide  birkaç hekimin olaya dahil olması gerektiği, bu işin sadece listelerden ibaret olmadığı anlaşılsa da insanımızın farkındalığı artsa…

Konuşmacıların bir tanesi kalori konusunda bayağı ısrarcı idi. Kaloriler ile ilgili söyledikleri halkın kolay anlayabileceği tarzda değil ve eksik bilgi içerikli idi. Tabii ki kalori denilen bir kavram var. Ancak bu insan vücudunda fiziki tanımından bir tık daha farklı işliyor. Kalori 15 derecedeki bir suyun 1 gramının ısısını 1 derece artırmak için gerekli ısı miktarıdır. Ancak aşağıdaki konuları okuduğunuzda gerçekten vücutta kalori kavramının günümüzdeki katı hali ile işlemeyeceğini çok rahat anlayabileceksiniz.

1-Sadece kalp, beyin, akciğerler gibi organlarımızın çalışması için günde 1200-1400 kalori gerekmektedir. Bu nedenle kalori kısıtlamak bu organlarla restleşmek anlamına gelebilir.

2-Glikoz ve fruktoz aynı enerji yüküne sahip olmalarına karşılık vücuda girdiklerinde yağlayan fruktoz, metabolik faaliyetlere giren ve harcanan ise glikozdur. Yani fruktozu harcayamadan yağa çeviriyorsunuz.

3- Yiyeceklerin termodinamik etkisi denilen bir kavram vardır. Makarna yediğinizde makarnayı sindirirken buradan gelen enerjinin % 6’sını sindirirken harcarsınız. Ancak pirzola yediğinizde bunu sindirirken pirzoladan gelen enerjinin % 30’unu harcarsınız.

4- Doyma indeksi denilen bir kavram da var. Farklı gıdalar doymanın meydana gelmesi için farklı etkilere sahiptir. 500 kalorilik bir dondurma sizi doyurmaz iken 500 kalorilik bir ıspanaklı yumurta ile doyabilirsiniz.

5- Ve daha önemlisi, glisemik indeks denilen bir kavram ve beslenme şekli var. Düşük karbonhidratlı gıdalardan oluşan bu beslenme şeklinde aynı kaloride bile olsalar karşıt gıdalara göre daha fazla doyarsınız (bu konu hakkında onlarca çalışma vardır ve kesinlikle kanıtlanmıştır).

Gelelim en önemlisine. Sindirim sistemi sıvılarımız, 3 ayda bir yenilenen kanımız, tırnaklarımız, saç ve sakalımız, yağ birikimine neden olmadan saniyeler içinde makro ve mikro elementlerden oluşan milyarlarca hücrelerimiz vardır. Bunlar, bizlere “yakamadığımız kaloriler bizde obeziteye yol açar’’ kavramını bir kez daha gözden geçirmemizi gerektiren ispatlardır.

Önemli olan neyi neden yediğimizi bilmek, yediklerimiz vücudumuzda birkaç saat sonra nerenin bir parçası olacak onu bilmek ve uygun miktarlarda hareketi yaşantımıza katmaktır. Süratle bozulan dünyamızda uzun ve sağlıklı yaşamak için kalori hesabına değil, elimizde kalan bu birkaç şeye dikkat etmemiz gerekmektedir.

Yersin, içersin sofrasından üç yüz senedir. Kuvvetlisin ama kuvvet hak değil. Bakımsızlıklarla göçüp gitmiş bir cihan. Mevsimler soğumuş, sular azalmış. Buğday Selçuklular’dan kalan başak değil. (Fazıl Hüsnü Dağlarca, Kızılırmak Kıyıları Şiirinden)

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X