Bir aracın ve sürücüsünün önünde beklenmedik bir gelişme olduğunda, durması için gerekli olan mesafe durma mesafesi olarak tanımlanır. Bu mesafe, iki temel parçadan meydana gelir. Reaksiyon mesafesi ve fren mesafesi. İki mesafenin toplamı durma mesafesini oluşturur. Karayollarında araç kullanırken, bu konu ile alakalı olarak uygulaması kolay bir yaklaşım vardır: Üç saniye kuralı. Önünüzdeki arabanın yanından geçip gittiği, yol kenarındaki bir direk, ağaç ya da bir işaret belirleyin. Önünüzdeki araç bu nesneyi geçer geçmez içinizden ‘bin bir, bin iki, bin üç’ olarak saymaya başlayın. Eğer bin üçe gelmeden önce belirlediğiniz yere varırsanız, önünüzdeki araçla çok güvenli bir takip mesafesi bırakmamışsınızdır. Bu tehlike demektir ve mesaj gayet açıktır; ayağınızı gaz pedalından çekiniz”.
Vücudumuzu da bu yollarda ilk duraktan yola başlayıp son durağa kadar giden bir araba olarak düşünün. Bu arabanın motorunun benzin ile çalıştığını ve ara ara benzin istasyonlarına uğrayarak benzin aldığını, yağının, suyunun kontrol edilerek duruma göre eksiklerinin tamamlandığını ve yola devam ettiğini gözünüzde canlandırın. Yaklaşık 50 yıldır uğradığı istasyonlardan bu motora benzin yerine mazot, yağ yerine yanmış yağ, su yerine de başka akışkanın konduğunu düşünün. Sonra da bu araba sizi bu yolda nereye kadar götürür ve motoru ne hale gelir onu gözünüzde canlandırın.
Son 50 yıldır vücutlarımız değişti. Yeni pek çok hastalık, hastalık etkenleri ortaya çıktı. Eskiden çok ender görülen bazı ana hastalıklar nerede ise toplumun yarısını etkilemeye başladı. Yağlanma, insülin direnci ve bunları takiben kanserler, kalp damar hastalıkları, soğuk iltihaplar, depresyon, karakter değişiklikleri, felçler, otizm, alzheimer, kemik erimesi, alerjiler, kronik bağırsak hastalıkları ve daha pek çok sayılabilecek hastalık tipleri geldi ocağımıza yerleşti. Ruhsal yapılarımız da öyle bir hale geldi ki memeli hayvanlardan bizi ayıran en büyük fark olan düşünme ve bunun sonucu hayatımıza yön verme yeteneğini kaybettik. Cep telefonlarımıza çizilmesin diye en kaliteli ekran koruyucu ve kılıfı alırken, 160 km süratle gittiğimiz arabamızda emniyet kemerini bağlamayacak kadar vücudumuza değer veren insanlar haline geldik. Üstelik buna rağmen biz haklıyız, haksız olan trafik canavarı…
Kıymetli okurlarım. Ben iç hastalıkları uzmanıyım. Meslek yaşantımda on binlerce hasta gördüm. Son yıllarda gördüğüm tablo korkunç. Vitamin eksiklikleri, mineral eksiklikleri, insülin direnci almış başını gidiyor. Artık yavaş yavaş ölümle aramızdaki mesafeyi genişletelim. Frene basma zamanı geldi. Ama balatalarınızı nereden aldınız? Belki freniniz de tutmayacaktır…