Kıymetli okurlarım…
Geçen haftaki köşe yazımda D vitamini eksikliği ve bunun önemi hakkında yazmıştım. Eksik kalan maddelere devam ediyorum.
8- DİZ VE PARMAKLARDA SERTLİK: Bir enflamasyon göstergesi olarak da karşımıza çıkabilir. Ancak D vitamini eksikliklerinde kolajen ve kıkırdak yapısında sıkıntılar oluşabileceği için bu sertlik durumları da görülebilir. Göğüs kemiklerinin kıkırdak kısımlarında oluşan yapısal hasar nedeni ile bazı göğüs hareketlerinizde sertlik ile beraber nefes sıkıntıları da yaşayabilirsiniz.
9-KRONİK YORGUNLUK: Hücrelerimizdeki küçük enerji santrallerini etkileyen bazı durumlar yeterli enerji üretimini engellerler. Bu küçük santrallere mitokondri adı verilir. Mitokondrilerin enerji üretebilmesi için D vitamini çok önemlidir.
10-HIZLI DÜŞÜNME YETENEĞİNDE AZALMA: Beynimizde aynı anda bir çok işlem gerçekleşebilmektedir. Tıpkı açık olan bilgisayarımızda aynı anda bir kaç işlemi yapabilmek gibi. D vitamini eksikliklerinde bu işlevlerimizde aksamalar oluşabilmektedir.
11- YEMEK YEMEDEKİ TATMİN DÜZEYİNİN ZORLAŞMASI: Bu durum özellikle obezlerde kaşımıza sık olarak çıkmaktadır. Genellikle boş kalorili gıdaların alınması bir çok besleyici maddenin eksikliğini doğurur. Bu durumda hücresel açlık artar ve içgüdüsel olarak ihtiyaçları karşılama amacı ile beynimiz bizi daha çok yedirir. Aynı durum D vitamini eksikliklerinde de görülür ve bu vitamin eksikliği bizleri daha fazla yemek yedirir. Son çalışmalar D vitamini eksikliklerinde Leptin ve İnsülin hormonlarının yeterince işlev göremediğini kanıtlamaktadır. Sadece D vitamini almak bile hücrelerin insüline duyarlılığını arttırabilmektedir.
Kıymetli okurlarım….
Son çalışmalar artık D vitamininin yüksek dozları hakkında fikirlerin değişmesine neden olmuştur. Genellikle günde 4 bin ünitenin aşılmaması gerektiği anlatılmaktadır. Ancak kandaki D vitamini düzeylerimizin de yeniden gözden geçirilerek daha uygun düzeylerin artık belirlenmesi gerektiğini söyleyen bilim insanları da var. Bazı hekimler 30 ng/ml kan değeri yeterlidir derken bazı hekimler ise bu düzeyin 150ng/ml olması gerektiğini söylüyorlar. Bu konuda en net çalışmalardan biri Almanya’da yapılmıştır. Glokom tedavisinde alışılmış dozun üzerinde D vitamini kullanılarak hastaların tedavi edildiği kaydedilmiştir.
Bu kadar farklı düşüncelerin doğmasında bir neden de D vitaminini güneşten ücretsiz alabilecek olmamızdandır. Yani kimbilir, belki de ilaç firmalarının bu vitamin için yeterli araştırma yapmaması bunun ücretsiz elde edilebilmesine bağlıdır. D vitamininin etkin çalışabilmesi için çinko, magnezyum, K2 vitamini düzeylerinin iyi seviyede olması gerekir. Yeterli su alınması da çok önemlidir.
Bu yazı sadece D vitamini hakkında güncel gelişmelerden sizleri haberdar etmek amacını taşımaktadır. Bu vitamini kullanırken mutlaka hekiminize danışmanız, onun önerilerini dikkate almanız gerekmektedir.
D VİTAMİNİ VE MYOM İLİŞKİSİ
D vitamini ile ilgili son zamanların en göze çarpan konularından birisi de kadın doğum konuludur. 40’lı yaşlara kadar kadınların hemen hemen %80 kadarında jinekolojik kaynaklı olarak fibroid doku gelişimi olabilmektedir. Bunlardan rahimde gelişenine myom denilmektedir. Menopozda azalma gösteren myomlar siyah ırkta, obezlerde, östrojen hakimiyetinin olduğu durumlarda, hipertansiyonlularda ve polikistik overi olanlarda daha sıktır.
Ne yaşta olursa olsun kadınlarda rahimin ameliyat ile alınması o kadın için çok can sıkıcı bir durumdur. D vitamini çok güçlü bir antienflamatuar ve myomu büyüten büyüme faktörlerini engelleyen bir vitamindir. Aromataz denilen hormon etkilerini azaltarak östrojen üretimini azaltır. Daha bir çok yollar ile D vitamininin myom büyümesini engelleyici etkilerinin olduğu artık kabul görmektedir.