Dr. Mete Ekşioğlu
Dr. Mete Ekşioğlu
E-Posta: [email protected] YAZARIN TÜM YAZILARI

Çok mu siyah çay içiyorsunuz?

Köşe Yazısını Dinle

Kıymetli okurlarım…

1890  Yılı’nda bir bilim insanı tavuklar üzerinde aşağıda yazacağım deneyi yaptı ve bu deney sonucunda vitaminlerin ne kadar önemli olduğunu kanıtladı ve ek vitaminler bulundu. İlk bulunan B vitaminine de B1 vitamini adı verildi.

Hollandalı hekim Eijkman yıkanmış, beyazlatılmış (bugün çoğunlukla kullandığımız gibi) pirinç ile tavukları beslediğinde bu hayvanlarda bacaklarda felçler, boyun kaslarında ve başlarında kasılmalar olduğunu gördü. Sonra bu tavukları tesadüfi olarak doğal, kabuğundan arındırılmamış pirinçler ile beslediğinde bu yakınmaların tamamen kaybolduğunu gördü. Bunun üzerine Uzak Doğu’da sık görülen Beriberi Hastalığı’nın sebebinin de kabuğundan arındırılmış pirincin çok tüketilmesine bağlı olabileceğini öne sürdü. Çünkü pirincin kabuğunda bu hastalığı engelleyen bir şey vardı. Bir müddet sonra da bunun bir vitamin olduğu bulundu ve yapay olarak da elde edilmesi sağlandı.

B1 Vitamini (Tiyamin, diğer adı moral vitaminidir ) vücudumuzda pek çok yerde gereklidir. Bunlardan en önemlisi sinirlerimizin sağlıklı bir şekilde çalışmasına neden olan ve siniri adeta bir elektrik kablosu gibi saran miyelin adlı kılıfın yapılması için gereklidir. Konsantrasyon ve odaklanmayı sağlamak için de olmazsa olmaz bir vitamindir.

Bugün tükettiğimiz bir çok rafine  karbonhidratlı ürün B1 vitamini açısından eksik olabilir. Özellikle çocuk ve gençlerimizin beslenme özellikleri dikkate alındığında bunun ne kadar önemli olduğu aşikârdır. Bu vitamin eksikliğinde depresyondan tutun da bir çok nörolojik hasara, kalp kası zayıflamasından sindirim sistemi problemlerine kadar bir çok patolojik durum karşımıza çıkabilir. Son yıllarda daha da sık görülmeye başlayan sinir sistemi hastalıklarından olan multipl skleroz ile de B1 eksikliği karışabilmektedir.

Hastalarımı değerlendirirken kendilerine onlarca soruluk bir form veriririm. Özellikle Yale Üniversitesi Beslenme ve Metabolizma Bölümü Bilim İnsanları tarafından hastalara verilen benzer formu ülkemiz insanları için modifiye ederek kullanırım. Bunun sonucunda evlerinde kullandıkları tuz cinsinden teflon kaplara, alerjik yük yapacak gluten ve benzerlerinden yağ asitlerine, kahvaltı, öğle yemeği ve akşam yemeği özelliklerine, günlük aldıkları lif oranından hızla emilen ve rafine karbonhidrat miktarlarına  kadar bilgi sahibi olurum. Bu form bana kişilerin nasıl beslendiklerini ve bunun sonucunda bu kişilerde nelerin eksik olabileceğini kanıtlar ve beni hiç yanıltmaz. Rafine gıdalar ile ömrünü geçirenlerde gerçekten B1 düzeyi düşebilmektedir. Bu durum da benim geniş bir yelpazeye sahip eksiklik belirtilerini tedavi ederek ortadan kaldırmama yardımcı olur.

Sadece rafine karbonhidratlar değil başka birtakım gıdalarımız da B1 eksikliğine neden olabilir. Bunların başında çay gelmektedir. Yapılan istatistiki çalışmalar ülkemizdeki insanların %40 kadarının su ihtiyacını çaydan karşıladığını göstermektedir. Yeterli B1 vitamini alamadığımızda çayda bulunan tanen adlı madde sindirim sistemimizde B1 vitamini ile birleşerek onun emilmesini engellemektedir. Böylece belirli bir zaman sonra vücudumuz B1 ihtiyacını karşılayamaz olur ve eksiklik belirtileri yavaş yavaş ortaya çıkar. Kısmen kahve de bu vitaminin emilimini engelleyebilir.

Kıymetli okurlarım. Sonuçta beslenmenin şakaya gelmeyeceğini bu makale ile sizlere bir kez daha hatırlatmak istedim. Damak tadımız için değil, uzun ve sağlıklı yaşamak için beslenmemize dikkat etmeliyiz. Emin olun aksi halde vücut intikamını er veya geç alıyor.

 

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X