Kıymetli okurlarım…
Bilgi öyle derin bir çukurdur ki kazdıkça daha da ileri gidersiniz. Binlerce yıldır tecrübelerin ve bilgilerin üstüne yapılan eklemeler bizleri günümüzün teknolojik mucizeler ile dolu yaşama ulaştırmıştır. Bilime inanan ve bu yolda ilerleyen toplumlar her zaman ve her alanda başarılı olmuşlardır.
Bilim, kalori diye bir fiziksel kavram ortaya koymuştur ve bu bir enerji birimidir. Atmosferik basınçta 1 gram suyun ısısını 1 derece yükseltmek için gerekli enerji miktarı 1 kalori (cal) olarak adlandırılır. Bazı yerlerde 4 ortalama kibriti yaktığınızda ortaya çıkan enerji kabaca 1 cal e denktir de denilmektedir. Bugün tıp alanında kullandığımız kalori birimi ise kaynaklarda Kcal veya Cal olarak geçmektedir (1000 cal).
Aynı şekilde besinlerden gelen maddelerin de yakılması ile oluşan enerji de kalori olarak hesaplanmaktadır. Ancak fiziksel kalori tanımı ile besinlerden kaynaklı kalori arasında bazı farklı durumlar söz konusudur. Bazı yiyecek maddeleri aynı kalori miktarına sahip olabilir. Ancak tüm kalori kaynakları eşit olarak yaratılmaz. Belirli bir yiyecekteki kalori miktarını hesaplarken o yiyeceğin içerisindeki toplam besin değerlerini de bilmek gereklidir.
Başlığa dönecek olursak. Evet tüm kalorilerin aynı miktar enerji içerdiği doğrudur. Ancak kalori kavramı vücuda gelindiğinde daha farklı düşünülmelidir. İş o zaman fizik tanımın biraz dışına çıkar. Yediğiniz yiyecekler ne zaman ve ne kadar yediğinizi kontrol eden bazı biyolojik süreçler üzerinde büyük bir etkiye sahiptir. Ayrıca gıdaların içerikleri beyindeki ilgili merkezlere ve hormonal işleyişe farklı şekillerde etki edebilirler. Boş kalori içerikli dediğimiz gıdalar bizleri daha fazla yedirirken lifli, bol vitamin ve mineral içerikli yani dolu gıdalar bizleri daha az yedirebilirler. Bu durumları daha da ayrıntılı olarak örnekleyelim.
1-FRUKTOZ VE GLİKOZ: Her ikisi de aynı kaloriye sahip şeker molekülleridir. Ancak glikoz vücuttaki bütün hücreler tarafından metabolize edilip enerjiye çevrilebilirken fruktoz sadece belli bir oranda karaciğer hücrelerince metabolize edilebilir. Ghrelin açlık hormonumuzdur. Yemek yedikten sonra miktarı azalır. Fruktoz ghrelin hormonunu glikozdan daha fazla arttırmaktadır (Günümüzde fruktoz hemen her gıdaya katılabilmektedir). Aynı miktarlarda (dolayısı ile aynı kalori düzeyinde) alınsalar dahi fruktoz daha fazla insülin direncine, karaciğer yağlanmasına, trigliserit artışına neden olur. Besinleri kalorilerine göre değerlendirmenin yanlış olduğunun en sağlam kanıtlarından birisi bu bilgidir.
2-BESİNLERİN TERMİK ETKİSİ: Farklı besinler vücutta farklı metabolik yollardan geçebilir. Protein için olan metabolik yollar karbonhidrat ve yağların metabolik yollarından daha az verimlidir. Çünkü proteinlerin metabolize edilmesinde enerjinin büyük bir kısmı ısı olarak kaybedilir.
3-PROTEİNLER İŞTAH ÜZERİNE OLUMLU ETKİLİDİR: Çalışmalar açık ara proteinlerin diğer gruplara göre daha fazla doyurucu olduğunu göstermektedir.
4-TOKLUK İNDEKSİ: Kalorileri eş de olsa bazı gıdaların doyurucu etkileri nedeni ile diğer gıdalara göre daha az yenildiği bulunmuştur. 500 kalorilik dondurmayı hemen yiyebilirken 500 kalorilik yumurtalı ıspanak size fazla gelebilir. Tokluk indeksi daha az gıdaları tüketirseniz çok daha fazla yer ve bu da kilo almanıza yol açabilir.
5-DÜŞÜK KARBONHİDRATLI GIDALAR: Bu gıdalar yapılan bir çok çalışmada daha doyurucu bulunmuş ve daha az kalori ile kişilerin doydukları ve kilo almadıkları, hatta kilo verdikleri bulunmuştur.
6-GLİSEMİK İNDEKS: Bir çok görüş farklılıkları olsa da ortak olan bir görüş vardır ki o da işlenmiş, rafine karbonhidratların kötü bir gıda olduğudur. Bu gıdalar lif açısından, besleyici maddeler açısından fakirdir, hızla emilir, hızla kan şekerini arttırır ve hızla yağa çevrilir. Kan şekerini bir gıda ne kadar az arttırıyorsa bu yararlı bir etkidir ve bunlara glisemik inseksi düşük gıdalar denilir.
2025 Yılı ülkeme, milletime hayırlı olsun. Sağlık ve mutluluk dolu günler bizimle olsun.