2008 yılında vizyona giren Bakış Açısı (Vantage Point) adlı bir film vardı. İspanya ziyareti sırasında ABD Başkanı’na düzenlenen suikastı, bir gizli servis ajanının farklı bakış açıları ile değerlendirdiği konulu bir filmdi. Bilim alanında da olay böyledir. Bilimde fikir birliğine pek rastlayamazsınız. Ama konu hakkında çalışma yaparken, tekrarlanan sonuçları alıyorsanız bunun bilimsel açıdan değeri vardır. Bilimsel çalışma sonuçlarının bazen nalıncı keseri gibi görev yaptığına ait de pek çok makale bulmak mümkündür.
Son yıllarda sigara, stres ve diyabetin kalp krizini tetikleyen en önemli risk faktörleri olduğu kabul edilmektedir. Hepsi birbirinden yapı olarak farklı risk faktörleridir ama kalp krizi yapmaları ortak noktalarıdır. Kolesterol ise geri planlara düşmüş, pek çok çalışma kolesterolü düşük olanların da aynı oranda kalp krizi geçirdiklerini kanıtlamıştır. 100 yıl kadar önce, 1911 yılında, damar sertliğine yol açan mekanizmanın damarın duvarlarında var olan bir iltihap olduğu ortaya atılmıştır.
Günümüzde kandaki mikropların salgıladıkları bazı maddelerin belli bir müddet sonra damar yapısını bozduğu, giderek pek çok taraftar bulan bir bakış açısı halini almaktadır. Kalp krizi ve inmelere bağlı ölüm oranları, grip salgınları sırasında artmaktadır. Diş enfeksiyonu, yara enfeksiyonu, kanında bakteri bulunan kişiler sağlıklı insanlardan daha fazla kalp krizi riski taşımaktadırlar. Finlandiya’da yapılan çalışmalarda enfeksiyona bağlı ölen çocuklarda kalp damarlarında daralmalar tespit edilmiştir. Kanada’da yapılan bir çalışmada ise felç geçiren çocukların 3 te birinin birkaç ay önce suçiçeği geçirdiği tespit edilmiştir. Daha pek çok araştırma bu bakış açısını destekler niteliktedir.
O ZAMAN VÜCUT DİRENCİNİ ARTIRMALIYIZ
Hücrelerimizi mümkün olduğunca toksik maddelerden uzak tutar ve bağışıklık sistemimizi ayakta tutacak tedbirleri alırsak vücudumuzun direncini artırmak konusunda başarılı olabiliriz. C vitamini mükemmel bir koruyucudur. Kanımızda 1 miktar bulunuyorsa akyuvarlarımızda (mikroplar ile savaşan hücrelerimiz) 80 miktar fazla bulunmaktadır. Ancak C vitamini hücrenin içine girerken şeker ile yarışır. Şeker miktarı kanımızda ne kadar çok ise hücrelerimizin C vitamini alma miktarı da o derece az olur. Muhtemelen şeker hastaları ve obezlerde enfeksiyon hastalıklarının sık görülme sebebi de bu yüzdendir.
Kıymetli okurlarım. Daha önceleri de yazdım. Doğal gıdalar ile beslenilen yıllarda, şekerin, şekerli yiyecek ve içeceklerin yaygın olmadığı 1930’lu yıllarda ABD’ de bir kardiyolog hekim yıllar boyu kalp krizi vakası görmedim demişti. Yukarıda anlatılanlar ile bire bir uyuşmuyormu? Bakış açıları farklı da olsa, herkes sonuçta baktığı şeyi öyle veya böyle görür. Önemli olan, baktığını net görmek için en doğru bakış açısını bulabilmektir. Sizler de doğru bakış açısını bulursanız her şeyi tüm netliği ile görürsünüz.
Vücutlarımız bahçelerimizdir, niyetlerimiz ise bahçıvanlarımız (W.Shakespeare)