45 yaşında.
Erkek hasta.
Meslek: Serbest meslek.
Şikâyet:
Zaman zaman şuur bozukluğu, denge bozukluğu, sarılık.
Hikâyesi:
Yaklaşık 8 yıl öncesine kadar herhangi bir şikâyeti yokken ve mutlu bir ailesi varken, bir huzursuzluk sonucu eşinden ayrılıyor. Kendisinin 6 yaşında bir oğlu olan hasta, ayrılık sonucu çocuğun velayeti annesine veriliyor. Annesi ise, çocuğu babasına göstermiyor. Her ne kadar çocuk, yasal olarak babasına belli günler verilse de sağlıklı görüştürülmüyor.
Bu nedenle hasta, sıkıntı, üzüntü ve depresyona girer. Hayatı zorlaşır. Bunu atlatabilmek için alkol kullanmaya başlar ve giderek artırır. Alkol karaciğer yetmezliği yapar. Düzenli çalışmayan ve yıpranan karaciğer, sarılık, denge ve şuur bozukluğuna neden olur.
Hasta, bu şikâyetler nedeniyle hastaneye yatırıldı ve tedavi verildi. Alkol almaması önerildi. Hasta tedavide fayda gördü ve taburcu oldu. Bir yıl önce de çocuğu yanına isteyerek geldi. Şu anda alkol almıyor ve çocuğu ile güzel bir hayatı var.
Bu vakada hangi hatalar var? Varsa bu hatalardan ne ders çıkarılır?
Birinci hata: Ülkemizde üzülerek söyleyelim ki boşanmalar giderek artmaktadır. Bu artıştan en çok çocuklar etkilenmektedir. Ayrılık sonrası her iki taraf olgun davranarak çocuklarının yıpranmaması için azami fedakârlık göstermelidir. Bu boşanmada anne, çocuğu babasına göstermemiş. Hem çocuk hem de baba olumsuz etkilenmiştir.
İkinci hata: Baba, işi zamana bırakarak sağlığını koruması gerekirken, kendini alkole vererek sağlığını bozmasıdır. Sorun alkol kullanarak değil, daha sabırlı davranarak işi olumluya götürmesidir.
Çıkarılacak dersler: Bu gibi durumlarda ne kadar kızgın ve üzgün olursanız olun çocuk üzerinde hesap yapmayınız, güzel, olumlu düşünün ve sorunu zamana bırakın.
Sonuç:
Mümkün olduğunca ailenizi koruyun. Olmuyorsa ve çocuklarınız varsa, mahkeme ne karar verirse versin çocuğunuzu istendiği zaman birbirinize gösterin. Cahilce davranmayınız ve ufak hesaplar peşinde koşmayınız.