Yapılacak, ertelendi, seyircili mi? seyircisiz mi? derken Tokyo Olimpiyat oyunları sona erdi. Tam bir spor şöleni olarak geçen oyunların en büyük eksiği tabii ki seyirci idi. TV başında sabaha kadar bizleri uykusuz bırakıp, bu heyecanları yaşatan sporcularımızın 13 madalya ile en fazla madalya kazandığı Olimpiyat oldu. 1948 Londra da 12 madalya almıştık. Ülke olarak daha önce hiç dereceye giremediğimiz branşlarda çok başarılı ve umut vaat eden performanslar ortaya koyduk.

Basketbol erkeklerde; çok zorlansa da ABD şampiyonluğu kazandı, finalde grup aşamasında yenildiği Fransa’yı yenen ABD Kevin Durant farkı ile altın madalyaya ulaştı. Takımda Durant olmasa kesinlikle derece yapmaları zordu. NBA yıldızları Doncic ile göze hoş gelen sempatik basketbol oynayan Slovenya epey dikkat çekti ancak savunma tarafları eksik kalınca 4.’lük ile yetinmek zorunda kaldılar. Yarı finalde oynadıkları Fransa maçı nefesleri kesti, ancak maçın TRT tarafından canlı yayınlanmaması ise tam bir skandaldı. Avustralyalılar; büyük turnuvalarda yakalarını bırakmayan dördüncülük kâbusuna son vererek bronz madalyayı boyunlarına taktılar.

Turnuvanın en iyi beşi ise: Ricky Rubio (İspanya), Patty Mills (Avustralya), Luka Doncic (Slovenya), Kevin Dyrant (ABD), Rudy Gobert (Fransa) şeklinde oluştu. Kadınlarda ise altın madalya finalde Japonya’yı yenen ABD’nin olurken, bronz madalyayı ise Sırbistan’ı yenen Fransa kazandı. Bana göre bu turnuvada basketbolda en dikkat çeken yükselişi çok başarılı oyunlar sergileyen Japon erkek ve kadın takımları yaptı. Bir başka dikkatimi çeken olayda, özellikle popüler takım sporlarında Fransızların önceki turnuvalar göre çok başarılı olmalarıydı. Ne zaman TV’yi açsam bir Fransız takımına ya yarı final ya da final oynarken rastladım.

Diğer sporlara bakarsak: Her zamanki gibi Filenin Sultanları müthiş maçlar oynadılar ve tüm dünyaya Türk kadın voleybolunun nerelerde olduğunu gösterdiler. Belki de takımın buralara gelmesinde en büyük pay sahibi Koç Guidetti’nin çeyrek finalde Güney Kore ile oynanan maçta, formsuzluğu ve hataları ile çok ufak farkla kaybedilen oyun kazanılsa şimdi takım sporlarında bir madalyamız olabilecek iken 5.’lik ile teselli bulduk. Ancak bu sonuç takım sporlarındaki en başarılı takımımız oldukları gerçeğini değiştirmez.

Çelik gibi sinir ve konsantrasyon isteyen okçulukta Mete Gazoz altın madalyayı alırken hepimizi çok gururlandırdı. Buse Naz kızlarımızın büyük başarıları benim pek sevmediğim bir spor olan boksta art arda geldi. Ayrıca eskiden final bile göremediğimiz pek çok sporda, sporcularımız finallerde yarıştılar, bazıları madalya alırken bazıları da 4. ve 5.’lik gibi güzel dereceler elde edip, Eray Şamdan ile gümüş aldığımız karate, tekvando, Jimnastik ve atletizm de büyük işler başardılar. Kanımca bu Olimpiyat’ta en başarısız olduğumuz dal halter olurken, güreşte de beklediğimizi alamadık. Kadınlarımızın başarıları bazı çevrelere önemli bir mesaj oldu. Bundan sonra ülke olarak tüm sporlarda üstüne koyarak devam edeceğimizden hiç şüphem yok. Madalya sıralamasında ABD; 39 altın, 41 gümüş, 33 bronz ile ilk sırada, Çin; 38/32/18 ile ikinci, Japonya; 27/14/17 ile üçüncü, Türkiye ise; 2/2/9 madalya ile 35. oldu.