TOFAŞ, Koraç Kupası finalinde Aris’e kaybettiği gün bir yol ayrımına gelmişti. Ya “tamam” diyeceklerdi, ya da zirveye giden yolda devam edeceklerdi. Bir amaca giden yol ne kadar uzarsa o yatırım cazibesini zaman ilerledikçe kaybeder. Koraç Kupası’nın getirdiği yıkım TOFAŞ organizasyonu için vitesi bir kademe daha artırmak anlamına gelecekti. TOFAŞ’ın 1997-1998 sezonu için yaptığı ilk hamle takımın başına Hırvat koç Jasmin Repesa’yı getirmek oldu.
Repesa sonuç odaklı ve hırslı bir koçtu. TOFAŞ öncesi Cibona Zagreb ile iki şampiyonluk yaşamıştı. TOFAŞ’ın bu tercihi, takımın özellikle Efes ve Ülker’e karşı play-off’ta ihtiyacı olan psikolojik direnci sağlamaktı. TOFAŞ o sezon skor yükünü Randolph Childress’e verirken, takımı Mark Jackson ve Jure Zdovc gibi etkili oyuncularla takviye etmişti. Lig 4. sırada tamamlanırken, geçen senelerde olduğu gibi yine en kritik yerde, yarıfinalde Efes Pilsen’e 3-1 kaybedildi. Bir sezon daha kupasız kapanmıştı. Takım yüksek bütçe ve başarı arayan bir koça rağmen rekabetin psikolojisini kaldıramamıştı. Şampiyonluk için şimdi ileriye doğru bir adım lazımdı. Herkesin ortak görüşü, takımın kalitesini bir seviye daha yukarı çekecek bir liderdi.
1998 yazı sadece TOFAŞ için değil, Türk basketbol tarihinin de en parlak yazlarından biriydi. Kurum ve sponsorların desteğini alan takımlar, Avrupa’nın önemli yıldızlarını ve NBA’de gözden düşen bazı oyuncuları Türkiye’ye getirmişti. Basketbol ligimiz, o sene Avrupa’nın en çok para harcayan, en değerli ligi konumuna gelmişti. Sacramento Kings’den skorer Mahmoud Abdulrauf ve Boston Celtics’ten Zan Tabak ile transfer piyasasının altını üstüne getiren Fenerbahçe; bu iki yıldızın yanına Marko Miliç, İbrahim Kutluay ve Conrad McRae’yi de koyup çok iyi bir takım kurmuştu. Efes Pilsen’de Drobnjak ve Savic, Ülker’de Alihodzic, Beşiktaş’ta Praskevicius transferleri ses getiren hamlelerdi. Bu transfer rüzgârının içinde TOFAŞ kendisini şampiyonluğa taşıyacak lider oyuncunun peşindeydi. Uzun süre İbrahim Kutluay’ın peşinde koşan kulüp, bu transfer gerçekleşmeyince rotayı Teamsystem Bologna’da oynayan David Rivers’e çevirdi.
Rivers, 1988 yılında NBA’de L.A.Lakers tarafından 25. sırada draft edilmiş ve Avrupa’ya gelmeden önce Pat Riley’in koçluğunda Lakers’ta bir sene geçirmişti. Arkasında beklemek zorunda olduğu oyuncu Magic olunca, koç Riley ona, yıllar sonra yolunu Türkiye’ye de getirecek olan o nasihati vermişti. “Sana ait olan takımı bulmalısın David.” Rivers, Avrupa’da önce Antibes ardından da Olympiakos forması giydi. Olympiakos’taki son senesinde takımıyla birlikte 3 kupa kaldırmış ve Euroleague finalinde MVP seçilmişti. TOFAŞ’ın yaz dönemindeki tek hamlesi Rivers değildi, sezonu Maccabi Tel Aviv’de geçiren Amerikalı uzun Rashard Griffith tekrar takıma dönmüştü. Kadroya son yabancı takviyesi de Repesa’nın Cibona Zagreb’den eski öğrencisi olan şutör Slaven Rimac oldu. Takımın istikrarlı yabancısı Steven Rogers devam ederken, yerlilerde; Murat, Şemsettin, Hüseyin ve Cüneyt’in yanlarına Ülkerspor’dan Asım Pars, Tuborg’dan Serkan Erdoğan, Oyak-Renault’tan, sonraları bir dünya yıldızı olacak Mehmet Okur alındı. Türk Telekom’dan gelen “Kelepçe” lakaplı Alper Yılmaz ise 2 sezon boyunca kadrodaki savunma eksikliğini kapatacaktı.
Başkan Ersin Taş ve Efe Aydan, Hırvat koçun takımla yaşadığı iletişim sıkıntısının farkındalardı. Repesa’nın kenardaki agresif tavırları, özellikle genç oyuncular üstünde baskıya yol açıyordu. Amerika’da antrenörlük eğitimi alan Tolga Öngören geri çağrıldı ve Repesa’nın yardımcısı oldu. Sezona çok hızlı bir giriş yaparak ligde ilk 8 maçında 7 galibiyet alan TOFAŞ, normal sezonu tarihinde ilk defa lider olarak tamamladı. Türkiye Kupası finalinde Fenerbahçe’yi 77-75 yenerek sezonun ilk kupası alındı. Bu sonuçla takıma büyük bir özgüven de gelmişti. Play-off çeyrek finalinde ligdeki maçlarından dolayı 1-1 başlayan seride Beşiktaş’ı 3-2, ardından yarıfinalde ligden 1-0 başlayan seride Fenerbahçe 3-1 ile geçildi ve nihayet finalde Efes Pilsen’in karşısına bu defa oldukça güçlü bir performans ile gelindi. Ligden 1-1 başlayan finali 4-2 kazanan TOFAŞ’ta ilk şampiyonluk gelmiş oldu. Finalde son iki maçta fark yaratan sürpriz oyuncu Şemsettin Baş olmuştu. Kuruluşunun 25. yılında ilk lig şampiyonluğunun gelmesi ve yapılan yatırımların karşılığının alınmasın haklı sevinci yaşandı.
Tekrar görüşmek üzere…