“Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir.” Dünyamızda değişim süreklidir ve değişmeyen hiçbir şey yoktur. Spor ve basketbol da bu değişime ayak uydurarak sürekli yenilenmek zorunda.
Basketbolun ilk kurallarının kabul edildiği 1934 yılından beri birçok kural değişti ya da düzenlendi.
Değişen bu kuralların en temel olanlarına ve oyunun oynanışına etkisine bir bakalım.
Belki de basketbol tarihindeki en önemli değişiklik 1984 yılında oldu. Bu tarihte 3 sayılık atışların kurallar arasına girmesi büyük etki yaptı. Serbest atışların 1, çizginin içindeki atışların 2 ve çizginin dışındaki atışların 3 sayı olarak sayıldığı kurallar uygulanmaya başladı. Bu düzenlemeyle birlikte bazı takımların oyun stratejilerini 3 sayılık atışlar üzerine kurduğunu görmeye başladık. Kısa sürede iyi şutörlerini, 3 sayılık atışlarda kullanıp, rakibinden fazla sayı atarak kazanma düşüncesi oluştu. Ancak en verimli basketbol stratejisinin, iç-dış dengesinin sağlanarak oluşturulduğunu söylemek gerekiyor. Sadece dış atışlarla bir maç kazanmanız mümkün ancak sezon içerisinde birçok maçı bu şekilde kazanmak zor.
2000’li yılların değişimleri: Günümüz basketbolunun temelini oluşturan en önemli iki kural 2000 yılında uygulanmaya başlandı. Daha önce 30 saniye olan hücum süresi 24 saniyeye, 10 saniye olan yarı saha çizgisini geçme süresi ise 8 saniyeye düşürüldü. Böylece oyunun temposunun artırılması, takımların daha çok top kullanması ve hızlı hareket etmesi hedeflendi. Oyuncuların eski zamana göre; daha büyük, hızlı, güçlü ve atletik olmaları da bu kararların alınmasında etkili oldu. Basketbol böylece daha fazla şut atılabilen, sayı potansiyelinin arttığı bir oyun haline geldi. Daha sonra uygulanmaya başlanan, hücum ribaundu sonrasında saniyenin 24 yerine 14 saniyeye tamamlanması da bu doğrultuda, oyunun daha hızlı oynanması ve topun daha fazla gidip gelmesi için alınmış bir karardı.
2000 yılında uygulamaya konan diğer bir kural değişikliği ise, bir maçın 20’şer dakikalık iki devre yerine 10’ar dakikalık dört periyottan oynanması oldu. Buna bağlı olarak, takım faul hakkı bir devrede 7 faul yerine bir periyotta 4 faule düşürüldü. Faul sayısının düşmesi periyodun dakikasının düşmesi nedeniyle mantıklı gibi görünse de serbest atışların oyunu yavaşlattığı görüşünde olanlarda var.
Artan tempo, artan hakemler: Bu değişiklikler ile oyunun hızının artması hakemlerin işi de zorlaştırdı. Tempo, hücum sayısı, hareketlilik yükselince, oyuncuların da atletik ve hızlı olması, bir hakem ihtiyacı daha doğurdu. 2004 yılında alınan kararla saha içi hakem sayısı 3’e çıkartıldı. 2008 yılındaki düzenleme sportmenlik dışı faul ile ilgili oldu, Yugoslav faulü olarak bildiğimiz topu kaptıran takım fast-break yememek için faul yapıyordu. Böylece kolay sayı yeme ihtimallerini ortadan kaldırıyorlardı, artık faulü yapınca oyuncu kendi potasına en yakın oyuncu ise, sportmenlik dışı faul çalınıyor. Ayrıca bir faul yapıldığı zaman, faulü yapan oyuncu topa değil de rakip oyuncunun topla ilgisi olmayan bir yerine temas ediyorsa, bu da sportmenlik dışı faul sayılıyor. Sonrasında da teknolojinin gelişimi ile hakemlerin ekran görüntülerinden destek alması sağlandı. Top elden çıktığı anda sürenin dolup dolmaması, topun kimden çıktığı, atış esnasında ayağın çizgiye değip değmediği, yapılan faulün sportmenlik dışı olup olmadığı gibi durumlar için hakemler yardım alabiliyor. Böylece oyunun daha adil olması sağlanmaya çalışılmış oluyor. Bunun dışında son yıllarda, teknik faulün bir serbest atışla cezalandırılması, maçın son 2 dakikasında alınan molalarda koçlara tanınan 14 saniye ve 24 saniye süresi kullanma ve topun hangi sahadan oyuna sokulması tercihi. Sonuç olarak, dünya değişmeye devam ettikçe basketbolun kuralları da tekrar değişebilir. Oyunun hem seyredenler, hem oynayanlar hem de yönetenler açısından daha zevkli ve daha adil olması için düzenlemeler yapılacak ve basketbol dünyadaki en heyecanlı spor olmaya devam edecektir.
Haftaya görüşmek üzere…