Ülkemizde basketbol, futboldan sonra en ilgi çeken spor, aynı zamanda TV’de Euroleague, Eurocup, FİBA Şampiyonlar Ligi, Türkiye Süper Ligi, NBA başta olmak üzere pek çok üst seviye ligler yayınlanıyor. Neticede çok büyük bir sektör ve yan unsurları var. İzlediğimiz bu maçları anlatanlar ve yorumlayanların ilginç, gereksiz, yanlış, saygısız, bazen izleyenleri çileden çıkaran söylemlerine şahit oluyoruz. İşini layığıyla yapanları ayrı tutarak bunlardan aklıma gelen bazılarını sizlerle paylaşayım.

Nerden başlasam derken aklıma hemen şu “seri yaptı” meselesi geldi. Şunu hep duyuyoruz; 12-4’lük seri, 16-5’lik seri, 5-2’lik seri yakaladı. Tamam, yakaladı da seri sıfıra karşı olur iki taraf da sayı atarsa seri biter ama bizde tutturmuşlar bir seridir gidiyor onlara kalırsa, her maçta 20-25 tane seri oluyor.

“Gelelim inanılmazlara”; oyuncu ligin sayı kralı, üçlük yüzdesi % 55, en kritik yerde üçlüğü sokuyor, hemen inanılmaz üçlük, yahu adamın işi bu niye inanılmaz, gayet de inanılır bir üçlük bizler inanıyoruz, takım arkadaşları inanıyor, bir sizi inandıramadık.

Ya; “hatalı yürüme” diyen arkadaşlara ne demeli; yani basketbol da hatasız yürümede var da biz mi bilmiyoruz! Basketbolda hatalı yürüme diye bir şey yok, komik oluyorsunuz.

Diğer yandan hakemlere ve koçlara adıyla hitap edenler var. Normal hayatta onlara selam vermiş bir çay içmiş veya onlardan yaşça büyük olabilirsiniz ama bu size onlara yayında isimle hitap etme hakkı vermez. Bu saygısızlığı yapmayın ya başına koç ve soyadını ekleyin ya da adı soyadı ile söyleyin.

Özellikle NBA oyuncularının çocukluk anılarına kadar bizleri bilgiye boğan ve TV’nin sesini kapattıranlar, bu kadar abartmayın, bilgi iyidir ama fazlası insanı bayar. Ben çok bilgiliyim her şeyden haberim var demeye getirenler biraz frene basın. Maçtaki her pozisyonun bir sebebi varmış gibi anlatanlar öyle bir şey yok, maçta bir doğal akış olduğunu unutmayın. Maç önü ve sonu röportajlar ve programlarda, yine çok bildiğini göstermek için konuğun vereceği muhtemel cevapları da sorarken araya sıkıştıranlar var. Bırakında işin aktörleri konuşsun. Yine İçeriğinden saptırılan “asist” konusu var, bir asisttir tutturmuşuz gidiyoruz. Her basketten önce son pası verene asist yaptı denemez. Adam topu alıyor üç kişiyi geçip smaçlıyor, hemen harika asist veya adam pası alıyor, burnunun dibindeki müdafaa üzerinden şutu atıp sokuyor yine asist. Bunun doğrusu; oyuncu pası aldığında etrafında kimse olmayacak ve kolay bir şekilde sayıya gidecek. Umarın İstatistikçiler, anlatanlar kadar kolay asist yazmıyorlardır, ama baktığımda asist sayıları epey şişirilmiş görünüyor.

Şimdi geldik bana göre en zararlısına; Ülkemizin takımı kaybedince, bizim yorumcu veya anlatanlar; hakem berbattı, zaten Fransız hakem bizi sevmez, bu İtalyan 3 sene önce hakkımızı yemişti diye başlıyorlar. 90’lar sonu 2000’lerin başında bunlar çok moda idi, ancak günümüzde de eski ağabeylerine özenenler var. Takımlarımız bu liglerde aynı hakemlerle şampiyonluk yaşadı, bırakın bu işleri, itici oluyorsunuz. Tekrarını gördüğünüz aleyhimize olan net pozisyonu bile konuşmayıp üç maymunu oynamayın. Ne yazık ki bazı takımlar kendilerini eleştiren yorumcuyu bir daha maçlarında görmek istemiyor ve bu gerçekleşiyor. Sonra ülke basketbol niye düşüşte, yabancı sayısı fazla. Türkler süre almıyor diye konuşur dururuz. Maalesef bu saçma sapan işlerden esas işlere hiç sıra gelmez.